2 Eki 2014

Arsen Wenger 4-1 Kovduğu 14.Galatasaray Hocası;

17.5.2000 gecesi, Arsen Wenger'den kupayı alıp vedalaştığımızın 14.sezonu. 2 Fatih Terim, 2 Hagi, Lucescu, Gerets, Skibbe, Kalli, Cevat Hoca, Bülent Korkmaz, Bülent Ünder, Lucescu, Reykart, Mancini, toplam 13 Hoca kovup, 14. kovulacak Hoca Parandelliyle tekrar karşısındayız. Aradan geçen bunca yıl içerisinde biz 5, Arsenal 2 Şampiyonluk yaşamış. Halbu ki, 100 senede bir finale çıkmış takıma kupa kaptırdı diye daha 2000 senesinde kovulmalıydı. Onlar işi bilmiyor, biz biliyoruz.

Bir nedeni olmalı? Biz daha zenginiz, her sene bir hoca değişikliği, her sene heyecan, zevk yapıyoruz desek olmaz. Götümüzde donumuz yok, küçük bir Muz Cumhuriyeti ülkesi merkez bankası serveti borcumuz var. Her yeni Hoca bir oyuncu yetiştiriyor, biz Dünya futbol pazarına oyuncu ihraç ediyoruz desek, Veysel'le, Yekta'yla ölüm kalım maçına çıkıyoruz millet götüyle güler. Bizim için Avrupa maçları önemli değil, biz yetişen oyuncularımızla Milli Takımla destan yazıyoruz diye zırvalasak, hassiktir çekerler. Biz 14 senede 14.cü Hocayla çıkıyoruz da diğerleri farklı mı, Beşiktaş 16, Fener 11. hocayla sezona başladı. Sistemin dışında kalamıyorsak sistemin içine bodoslama dalacağız başka yolu yok. Başka yol bırakmıyorlar.

Bizim Şebeke gerçekten çok aklıllı. Sahibi, patronu olmayan bir iş kolunda çok büyük paralar dönüyor. Başındakilerin zarardan hiç bir sorumluluğu yok. Nasıl olmuşsa bu büyük pazar oluşmuş. Bizim ülkede olmayan ürüne para veriyoruz. İşletmelerin ürünü futbol, futbol var mı? yok, peki neyi satın alıyoruz biz? formayı çocuklar, mübarek formayı. Çok daha beter futbolcular vardı içlerinde, Servet'ler, Mustafa Sarp'lar varken 55.000 kişi seyrettik. Barca, 90.000 kişiye oynuyor, yetmemiş, 20.000 ilave daha yapıyorlar, dün oynayan Galatasaray kadrosunu 5 sene Barca'ya ver, maçlarına 5.000 kişi gitmez. Adamlar ürün satın alıyor, forma değil.

Bulmuşlar bir sağmal inek yıllardır sağıyorlar. Bittik oğlum, bitince de aklımız başımıza geldi, bir daha 55.000 kişimizi bir arada nah bulursunuz. Türkiye'de futbolcular arasında en fazla +,- %10 luk fark, ya var ya yok. Selçuk yerine , Yekta oynasa, Burak yerine, Mustafa Pektemek oynasa değişen bir şey olmaz. Son 20 senede fark yaratan 3 futbolcumuz çıktı, Emre,Hakan Şükür,Arda Turan, Sistem, fark yaratan futbolcuları kustu. Küçükten büyüğe bu istifra eylemi sürüyor, Eskişehirspor'da Tarık biraz fark yaratsa, Eskişehir, Salih, Kayseri'de öne çıksa Kayseri kusuyor. Galatasaray'da Arda Turan çıktı, Şebeke'nin ödü patladı. Tez elden kovduk. Biz bir garip çingeneyiz, nemize gerek gümüş zurna. Arda'dan aldıkları paranın 3 mislisini harcadılar, Arda'nın gözü kapalı oynayacağı kadar bile oynayan birini bulup getiremediler. Getiremediler, yanlış oldu, getirmediler. Kıravatlı Eşkiyalar kulüpleri işgal etmiş, insan satıcıları cirit atıyor, öz sermayesi olmadığı halde borçlanıp, her sene yarım takım çöp transferi yapabiliyorlar. Kendileri çalmadıkları, veya yakalanmadıkları için hesap soran yok. Prostatlı fosillere soruyorlar, eller havaya İbra edilmiştir, yeni Eşkiyalar göreve.

Çıkıyor bir fosil yönetici kredi buldum diye seviniyor. İnsan borç alabilmeyi hüner diye nasıl yutturabilir. Nazım Hikmet'in şiirinde geçer, Amerikan Generali Türkiye'ye borç verdik diye ağzı bir karış açık seviniyordu. Bankalar borç verebilmek için ne şaklabanlıklar yapıyor, bizim fosil, ben senden daha fazla borç buldum diye Başkanlığa adaylığını koyuyor. Benim bir patronum vardı, Yaşıyor mu bilmem, Galatasaray'ın maçını televizyondan bile seyretmezdi, elinde sidik torbası, hiç bir Divan toplantısını kaçırmazdı. İnsanın aklı almıyor, ben golf'den anlamam, golf sopası görmemişim hayatımda, kim oynar, golf sahası nerededir bilmem, Türkiye'de Golfün idaresi için talip oluyorum, ve beni seçiyorlar. Yarın Galatasaray'dan 1 tane futbolcu ismi bilmeyenler, 3-4 sene için kaderimizle oynayacaklar. Muhtemelen Alp Yalman Başkan olacak. 78 li yıllara döneriz, o zamanlar 2 yabancı vardı, şimdi 8, Futbol Enternasyonel oldu. 2 yabancı bulmak için çıktığın pazarda, doğruyu bulmak kolaydı, şimdi öyle mi? Onunda var kendisinden öncekişlerin olduğu gibi insan satıcısı tanıdığı. Onlara danışacak, gidene kadar en az 2 Hoca, 20 futbolcu alacak çöplüğe, borçlanacak, sonra ki ben daha fazla borçlanırım deyip gelecek. 110 senedir böyle, yine öyle olacak.  Ayhan Akbin futbol şubesinin başına geçer, Hıncal Uluç'a antrenman sahası manzaralı oda verirler. Biz ne mi yapacağız?

Yaptık yapacağımızı, kestik raconumuzu. Biz bu soytarılıkta artık yokuz. Maça gitmeme sebebimiz de PASSOLIG falan değil, hepimizin kombinesi var. En kötü yere 800 lira veren, 25 lira daha verir. Siz pis liginizi oynatın, İstediğiniz takım Şampiyon olsun, Şampiyonluk kesse bizi keserdi, 4. Yıldızınız da başınıza çalınsın. Gidin şimdiden Boklu Dereye bırakın o yıldızı. Motor Sanat Terk bir Kıro'yu futbolun başına getirin, Getirin ki, her gece Papermoon'da yemek yesin. Yesin ki her sabah uyandığında Futbolumuzun klozetine sağlam işkemeyle otursun, Otursun ki, sıkı bir ıkınmada, klozetin çeperine 2, 3 tur daha attırsın. Ne kadar pisletirse o kadar iyi. O kadar çok Galatasaraylı oluyoruz, son kuruşlarımızı da size teslim ediyoruz.

Getirmiş giderayak bir İtalyan Çöp'ü, adam bizim sabrımızı sınıyor. Sabri-Eboue'ye yemek verdirmiyor, 3 çöp sağ bek aldırıyor, sol açığı sağ bek deniyor, olmadı sezonun en büyük maçına Veysel'le çıkıyor. Tercümanı yok, Selçuk'u taraftara yem ediyor, Yekta denen ruhsuz, hissiz, bir halı saha emekli futbolcuyla maça çıkıyor. Hamit gibi Dünya çapındaki sağ kanat oyuncusunu 4-0 olunca sahaya sürüyor. Kabahat onda değil ki, o olmasa hırsızlar yerine başka bir çöp bulurlar, nitekim arayış çoktan başlamıştır bile. Galatasaray tarihinin Sigi Held dahil görüp görebileceği en kötü Hoca tiyatronun bir parçası.

Tiyatro bitti, yol kavşağındayız, futbola ikimizden biri fazla. Ya sizi o yarattığınız bok çukurlarında boğacak, global bir temizlik yapıp yeniden başlayacağız, ya da biz yokuz, bizim için yok hükmündesiniz, sizin oynattığınız turnuvaları tanımıyoruz, tabelasıyla da ilgilenmiyoruz. Sizi kokmuş karanlıklarınızla baş başa bırakıp çekiliyoruz. Bu temiz futbol sevdalıların pasif bir direnişi değil, devrimci bir çekimserliğidir. Sebep olanlara Galatasaraylılığımın olanca nefretiyle en ağır küfürleri ediyorum.

17 Eyl 2014

Türkiye Futbol Şebekesi'nin Kodları;1

Futbolumuz, tüm zamanların en kötü geçmesi muhtemel sezonunu açtı. Gelinen nokta, yıllardır, futbolun kirli yüzünün izini sürenler için sürpriz değil. Ne var ki getirdikleri noktayı yeterli görmeyeceklerine inandığım için güzel, haklı, delikanlıca, tertemiz bir futbol seyretmek, tuttuğu takımın aldığı dereceye razı olmak isteyenleri bir kez daha uyarıyorum.

Futbolumuzu, futbol para etmeye başladığından beri kirli bir Oligarşi idare etmektedir. Günümüzde bu oligarşinin KOD adı KÜS, açılımı Koç(Ali Migros Tribünü) Ceo, karar verici son sözü söyleyici Ülker, Sabancı(Ali Pegasus Tribünü) dür. Ve bunların tuttukları takım, bizim uğruna ölümleri bile göze aldığımız, hayatımızdaki değişmez sevgilimiz takımlar gibi değildir. Şampiyon olmasını istedikleri, EuroFener, olamadı, kardan zarar GalataDolardır.  Ve bu görünmez Global Kraliyet Ailesinin kaybetmeye tahammülü yoktur.

Şebeke diye isimlendirdiğimiz bu kan emici aile, futbola somut müdahale etmeye Galatasaray'ın seri Şampiyonluklar aldığı zamanlarda karar vermiş, ilk büyük operasyonu 17.5.2000 gecesi, Galatasaray Kupa ile Avrupa göklerinden, İstanbul'a süzüldüğü an başlatmıştı. Faruk Süren ve Hagi görünmez, kutsal ortaklığı bozmuş, tahterevallinin sportif tarafını lehine çevirdiği gibi, ekonomik bacağını da çevirmek üzere tarihin en büyük macerasından muzaffer çıkmıştı. Faruk Süren'i derdest ettiler, tehditle Başkanlıktan uzaklaştırdılar, sanıyorlardı ki bu kapanamaz ivme Hoca'yı da ayırınca kapanabilir hale gelecekti. Planları tutmadı, Galatasaray, sadece bir spor kulübü değil, yüzlerce yıllık bir hars, hulus ve hasletti. Her ne kadar sırtından palazlananlara yapacak bir şeyi yoksa da, yapılacak haksızlıklar karşı da bir duruşu vardı. Tribünlerden gelen gücünü kullanmakta hiç bir zaman tereddüt etmedi. Aslan ağzını açmış, Şampiyonluklar kazanmaya devam ediyordu, onlar gülüyor sanıyorlardı, ki Fatih Terim'i geri çağırdılar. Takımın kimyasını bozdurdular. Rezalet sezonlar başladı, yine de arada Galatasaray Şampiyon oluyor, bir türlü Fenerbahçe'yi hiç olmaz ise Şampiyonluklarda öne geçirmeyi başaramıyorlardı.

Peki, madem bunlar için Şampiyonluk sadece Euro ve Dolar demek idiyse neden Fenerbahçe üzerinden futbol endüstrisini dizayn ediyorlardı? İş kelle sayısı olsa Galatasaray Taraftarı yapılan bütün anketlerde Fenerbahçelilerden daha fazlaydı. İş karizmaya kalsa Galatasaray UEFA ve SÜPER kupalı bir Türk takımıydı. Neden siyasi ve oligarşik düzen Galatasaray'ı değil de Fenerbahçe'yi kolluyordu. Yapılan fizibiliteler şampiyonluğu satmak için Fenerbahçe'nin ligi önde bitirmesinin daha karlı olduğunu gösteriyordu. Avrupa maçlarının getirisi, Şebeke için ihmal edilebilinir boyutlardaydı. Nasıl olsa bir daha asla bir Türk takımı Avrupa kupası almayacak, oynayacağı mecbur maçları oynayıp elenip kürkçü dükkanına dönecekti.

Futboldan para kazanmayan kişi sektör yoktur. Tuvalet işletenden, köftecilere, otelcilere, otobüsçülere, tombalacılara, hırsıza, arsıza, orospuya,  Adana'da pamuk toplayan ırgata kadar aklınıza ne iş gelirse az ya da çok futbol satışına bulaşıyor, çaylar dereler oluşturup, Şebeke'nin havuzuna akıyorlardı. Şampiyonluğu Fenerbahçe'ye sattıklarında 100 para puan alıyorlarsa, direnip Galatasaray olursa kardan zarar ediyor 80 alıyorlardı. Beşiktaş şampiyonluğunda ne kar ne zarar edip, Trabzon Şampiyon olursa zarar edecekleri kesindi. Hele ki bir de Bursaspor olduysa iflas etmiş demektirlerdi.

Yaşı 50 civarında olanlar, Bursasporun Kupa Galiplerinde elediği Dandi United maçını hatırlardı da, oynayıp oynayacağı tek Şampiyonlar ligi maçlarını Bursalılar bile unutup gitmişti. Trabzonspor en son kimle Avrupa maçı oynadı diye anket yap, bilen çıkmaz, yıllar önce Liverpool'u yendiği maçı daha dün gibi hatırlardı. Kıyametin çıkma sebebi de tam bu kurtlar sofrasına davetsiz ortakların çıkması yüzündendi. Bir imalat hatasına kurban gitmişlerdi Bursa'da. Bursalılar yatsın kalksın son haftaya lider girmediğine dua etsindi. Son hafta Bursaspor'un mutlak puan kaybetmesi gerekiyor olsaydı, Şebeke'nin üvey evladı Beşiktaş memur edilir o puan mutlaka kaybettirilirdi. Fenerbahçe'nin 50.000 kudurmuş taraftarı önünde Trabzonspor'a puan kaybedeceğini hesap edemediler. Tay Burak'ın beraberlik golüne cevap verme işi uzayınca, Uludağın eteklerinden medet beklemek için de zaman daralmıştı. Ölmüş eşşek Beşiktaş'a ancak 1 gol attırabildiler, ve mucizevi bir şekilde Şampiyonluğu ilk defa kaybettiler.

Üretim zayiatına saydılar, Bursaspor'un Şampiyonlar ligi maçlarını kimse seyretmedi, reklam bile vermediler, ve bu cüretini de pahalı ödeteceklerdi. Bursaspor'a büyük ceza kestiler, bundan böyle lig 5. liği bile göstermeme kararı aldılar. 40-45 sene öncesinin en büyük takımı Eskişehirspor'du, her yıl efelenir az daha Şampiyonluğu alacak noktaya gelirdi. Kafalarını kopardılar, senelerce alt liglerde süründürdüler.Bursaspor'un Şebeke'ye verdiği zararı kompanse etmek için Reykart'ı Şuster'i kullandılar. Galatasaray'a, Beşiktaş'a çok büyük transferler yaptırıp kombineleri, formaları, dekoderleri sattırdılar. Sıra Fenerbahçe'nindi, Tüpçü ve Seramikçi Şebeke'de değilse bile girmeyi sonuna kadar hak edecekler, avı Fenerbahçe'ye bırakıp kaybolacaklardı.Hatta Seramikçi ilacın dozunu fazla kaçırmış, Fenerbahçe Şampiyon olsun diye, az daha koca Galatasaray'ı küme bile düşürecekti.

Trabzonspor ilk yarı arayı açmış olsa da Şebeke aynı suda ikinci defa yıkanacak değildi. Nasıl olsa tökezler, erken devrilen Galatasaray- Beşiktaş'a Trabzon maçında büyük toplar oynatılır bir çelme takılırdı nasıl olsa. Trabzon devrilmeyince Şebeke devreye girdi. Herkesin bildiği süreç başladı. Aziz Yıldırım'ın 15 yıllık devri iktidarında söylediği bir doğru var aslında. Konuşursam yer yerinden oynar, tek suçlu ben değilim, hepimiz pisiz. Doğrudur, Şebeke 2. defa zarar edeceği bir Şampiyonluğu kaptırmamak için Aziz'e yol verdi. Şampiyonluğun nasıl alındığı önemli değildi, Fener alsın da ne olursa olsundu. Kıyamet koptu kopmasına da bundan şimdilik Şebeke'ye neydi. Şampiyonluğu satmış, Galatasaray'ı darbeye zorlamış, neredeyse bütün takımı değiştirtip, voliyi vurmuştu. Fatih Terim'i tekrar takımın başına memur edip, Galatasaray'ı futbolun hapiste olduğu zamanlarda kontrölsüz güç olma riskinden çıkarmıştı.İstedikleri an düğmeye basacaklardı, nitekim bastılar. Beşiktaş'a menemen yedirdiler, Galatasaray'ın rekor puan farkıyla Şampiyon olma ihtimaline karşı Süper Final icat ettiler.Planları az kalsın tutuyordu, son maçın son saniyesine bıraktılar Şampiyonluğu, işleri tıkırındaydı. Medyayı, siyaseti kullanarak Fenerbahçelileri algıyla uyutup, şike yapılmadığına inandırdılar. Sonraki senede gelen Galatasaray Şampiyonluğu operasyona bir kere daha mecbur bıraktı Şebeke'yi. Her zaman kullandıkları maşaya bir kez daha sefer görev emri çıkardılar. Son 4 maça gurup 4. sü giren Milli Takıma, şapkadan tavşan çıkarıp bir taşla iki kuş vurduracakları Fatih Terim'i CEO yaptılar. En iyi gurup 4. sü olarak İmparator omuzuna bir yıldız daha aldı.  ne var ki diğer kuş vurulmuş, daha doğrusu Aslan yaralanmıştı. Tuzağı öküze kuracak değillerdi ya, Aslana kurdular. Resmi şikenin yapıldığı sezondan bin beter bir lig turnuvası sonucu rüşvetle, tehditle, en kolay Şampiyonluğu Kadıköye verip Fenerbahçelileri kuduz aşısı yapıp sakinleştirdiler.

Başbakan'ın tuttuğu takımın başı beladaydı. Etraf kemik yalayıcı doluydu. Galatasaraylı Medya Maymunları bile Galatasaray'a küfür etmeleri karşılığında çanaktan beslenebiliyordu. Son 50 Futbol yılının en adil, en mertçe yılları Başbakan'ın takım tutmadığı, futboldan anlamadığı yıllardı. Futboldan anlamayan Ecevit, futbolcu Tayyip'e, Dünya 3. sü Milli takım, Avrupa ve Süper Kupalı Galatasaray'ı teslim etmişti. Futboldan anlayan Başbakanın icraasındaki Milli takım, son İzlanda maçında hezimete uğradığında bu ulusun en az yarısı bayram etmişti.

Şebeke'nin hassas kuyumcu terazisiyle dengede tuttuğu Şampiyonluk sayısı aynı olan 2 takımın, Avrupa karnesi ülkedeki futbolun tahmin edilenden, bilinenden çok daha kirli olduğunun belgesiydi. Bu işte bir terslik vardı, Ya Galatasaray Avrupa'da kollanıyor, şike yapıyor, rakibinden fazla maç oynayarak daha fazla tanınıyor, ya aksi Türkiye'de Fenerbahçe'ye yapılıyor hak ettiğinden fazla Şampiyon olması sağlanıyordu. KÜS'ün şifresini kırıyorduk. Futbolseverler uyanmıştı.

Trabzonspor onca baskıya, rüşvete, Başbakan, Cumhurbaşkanı tehdidine rağmen manevi kazancının peşini bırakmamış, Galatasaray, büyük taraftarının baskısıyla hiç olmadığı kadar Şebeke'yi deşifre ediyordu. Ve bu pis kanı temizleme davasıyla sezon başladı. Hodri meydan çekildi, arık ne olursa olsundu. Passolig icat edip taraftarı, seyirciyle değiştirme yolunu buldular. Yabancı sayısını indirerek takımları birer ikişer kademe daha kötü oynamasına sebep oldular. Takım severleri, futbol severleri tribünlerden kaçırıp, televizyondan seyretmeye zorladılar. Futbolun kanını emmeye bütün vahşetiyle devam ediyorlar. Yakın zamanda da doyacakları pek görünmüyordu.

Bu sezon muhtemelen tüm zamanların en kötü maçları oynanacak, en pis, en iğrenç sezonu yaşanacak. Futbol Federasyonu Şebekesi dediğimiz suç örgütü, her hafta bir takımı şikesi sabit, olmaması gereken takımla maç yaptırarak suçuna ortak ediyor.  Ve bu süreç, kulüplerin başından kıravatlı çeteler, Futbolun başından biatçı, muktedir kemik yalayacısı, eğitimsiz, çakma Krallar,Padişahlar,İmparatorlar, Şebeke'nin tetikçileri Medya Şebekleri, Embesil Başkanlar, hukuk cellatı Disiplin, Tahkim kurulu avukatları, ve her kim varsa bu lağıma gün be gün tıksırıncaya kadar yediklerini boşaltanlar dağılmadıkça son bulmayacaktır.

Bu gerilemenin de elbet bir sonu vardır. Futbol, eninde sonunda gerçek sahiplerinin, taraftarların egemenliğine girecektir. Girene kadar savaşa devam, umarım ömrüm vefa eder, çocukluk tribünlerime döner, setlere çıkar, omuz omuza halayların başına geçer atkı sallarım. Hepinizi Galatasaraylılığımın olanca ateşiyle bir kere daha kucaklarım.

6 Nis 2014

Mancini'nin Zarı 7-7 ve Elveda Büyük Galatasaray Taraftarı; Galatasaray 1-0 Fenerbahçe

Eğer Büyük Galatasaray Taraftarı, kendini feda edip maçı tek başına oynamasaydı, eğer büyük Felipe Melo, ikinci yarı hakemin odağı ile merkezi arasına girip görüntüsünü küçültüp atılmayı geciktirmeseydi, Muslera maça tam konsantre olmasaydı, bu gece Arena'nın namusunu teslim etmiştik.

Bu Burak Yılmaz'a, bu avukatlarına alacağı tazminatı hesaplatan Mancini'ye, bu ortalamasından 200 metre daha fazla koşmak zorunda olan Ayı Eboue'ye rağmen maçı, daha doğrusu El Sikko'yu kazanmışsak, futbolun Gök Tanrısına dua edelim, sevincimizi abartmayalım. Aynı oyunu Kadıköy'de biz oynasak bu maç en az 4-0 yenilmiş olurduk. Aldığımız bu galibiyete yukarıdan 2, aşağıdan 3 puan verdiler. Velev ki puan farkı bu kadar açık olmasaydı, biz bu maçtan 2 puan almış sayılacaktık.

Şimdi yenen, yenilen maçın hakemine saldırıya geçmiştir bile. Ben geçmiyorum. Bu kadar kötü niyetli futbolcular varken, hakem Peygamber olsa ne yazar? Takımlar sahaya çıkarken gördünüz değil mi, televizyon başındakiler. Emre bile ne kadar sevimliydi. İşte ben bu yüzden artık dayanamıyorum ve bu son maç yazım olacak. Sahada bir birini gırtlaklayan futbolcular, muhtemelen bu gece aynı mekanda eğlenecekler. Beni 45 sene sömürdüler, artık bu soytarılığın içinde yokum sistemden çıkıyorum.

Burak Yılmaz sonunda Selçuk İnan'ın mezarını kazdırdı. Her hareketi faul, her pozisyonu ofsayt, Galatasaray bugün 11 kişiyle oynamadı, top bizdeyken rakip 12 biz 10 kişiydik. Ofsaytta olduğu için en az 5 gol pozisyonu olacak pas atılamadı. Faul yapmasa belki kendiliğinden gelişecek pozisyonları harcadı. Ve bunu hocalar ısrarla görmeyerek, bizim aklımızla alay ediyorlar. Burak yerine Yekta olsa şimdi çoktan PTT ligini boylatacak olanlar, neme lazım, zengin Burak'la papaz olmayalım da, Galatasaray ne sonuç alırsa alsını tercih ettiler. Eğer bugün Burak Yılmaz oynamasaydı biz hele maçın başında öne geçmişken, taraftar ayağa kalkmışken 6-0 ın altından kesin kalkardık, hem de Hoca görünümlü atkılıya rağmen.

İlk yarım saat sonunda rakibin en önemli futbolcusu atılmış, oyun ve pozisyon üstünlüğü sende, galipsin, taraftarın sesi kısılmış, sırtında bir hezimet kamburu var ve senin için hiç bir şey olmamış gibi maça devam ediyorsun. Yekta'yı çıkarıp Umut'u alsan farka gideceksin. Sen hücum etmediğin sürece rakip isterse 9 kişi kalsın ne fark eder. İt gibi koşturup rakibi %10 fazla koşmaya zorlasan son 20 dakikada ecel terleri dökmezsin. Ama var tabi taktiği, bunlar İtalyan Catanacio'nun mucitleri, gol yememe üzerine en büyük Hocalar İtalya'dan çıkar. Yat 1-0 ın üstüne. Koskoca Galatasaray, hezimete gitmek için hezimet yemeyi göze aldığı için koskoca oldu. Siz sıçan gibi oynatın, gol yemeyin diye küçülecek değil.

Son 30 saniye kala oyuncu değiştiriyordu, bize de yarım dakika kazanmak için sokuyorum demişti. Biz mazereti, kabahatinden büyük diye hırlarken, aynısını bu maç yaptı. Takımı 20 dakika kala geriye çekti, her Galatasaraylının atılacağına bahis oynadığı Melo'da atıldıktan sonra, üstüne üstlük çok iyi bir maç çıkarmasına rağmen, öldürücü 2 hata yapan Semih'in konsantresi bozulmuşken, Fenerbahçe'de biraz hareketlenme olsa 1-1 içten bile değildi. Bu durumda bile 30 saniye kala adam değiştirdi. Yani düşüncesi sahaya, hakeme yansımış olsa o yarım dakika kimin lehine çalışacaktı? Bu kadar salak olmadığına göre Galatasaray'ı dolandırmaya oynadığı kesin, verin A2 takımın başına siktirsin gitsin şerefsiz.

Selçuk bu senenin belki de en iyi oyununu oynuyordu. Ne oldu henüz anlamış değilim, kenardaki yaratık, ısrarla Galatasaray'ı bu maç kazandırmamaya çalışıyordu. Mektup gecikince belki de bağırarak haberleşiyordu bu maç. Kim bilir ne geri zekalılık yaptıracaktı ki kaptan sahadan çıktı. Şimdi forma edebiyatı yapanlar da çıkar. Eğer Selçuk, Mancini'nin yaptırmak istediği bir şeyi yapmak istemediği için çıkmışsa helal olsun. Biz 50 tane Mancini buluruz, ama şu alt düzey futbolcuların Abdurrahman Çelebi sayıldığı ülkemizde Selçuk klasında kaç futbolcu var? Bu sene Selçuk kötü oynadı görünmüşse bunun sebebi Burak'tır. Onu kurtarmak için kendini yaktı, daha önceki maçlarda uyarmıştık.

Mancini ısrarla gele atmaya çalıştı, ama işte dedik ya, Taraftar ve Melo böyle istedi. Zarı 7-7 geldi. Ama bu zar maçı kazansa da turnuvayı kazanmaya yetmedi.

Bu maç yazısı benim yayın hayatımı noktaladığım maç yazısıdır. Rezalet ötesi futboldan sonra teselli bulduğum tek şey, tabela değil, Fenerbahçeli futbolculara Arena'da şov yaptırılmamış olmasıdır. Sebebi de taraftardır. 5 senedir her maçı yazdım, maçların dışında da ilgilendiğim her şeye bulaştım. Yazdıklarım Galatasaray taraftarına arşiv olsun. Hiç bir hakkı mahfuz değildir. Haklarında çok kötü yazdıklarım da oldu, çok iyi yazdıklarım da. İyiler övünsün, kötü yazdıklarım yok saysın.

Ülkemiz bir gün huzur ve barışa kavuşur elbet. Sahibi kamu sayılan bütün kurum ve kuruluşlar hilelidir, başlarında hak etmeyenler vardır. Futbolumuzu yönetenler ise bu ülke futbolunu pisletenlerdir. Eğer bir gün ülkemiz gibi, futbolumuz da temizlenir,maçlar delikanlıca oynanır, her takım hakkına razı olur, futbolumuzu kirletenler ortalıktan yok olursa tekrar dönerim. Umarım ömrüm vefa eder.

Beni tanıyan tanımayan, herkesi, Galatasaraylılığımın olanca ateşiyle kucaklaıyorum, ELVEDA

Hepiniz Hasan Gibi Oynayın

Hepiniz Metin gibi oynayın, yenilmekten sakın korkmayın, ruhunuzu koyun bu gün ortaya, aslan gibi çıkın sahaya. Sen ki kupalara layık takımsın, korkma ölmez asla bu büyük taraftarların. Nasılki bu ulusun tacıdır yıldızla ay, yüksel ta arşa kadar şanlı Galatasaray, Taraftarın Cim Bom Bom'usun sen bizim canımızsın, hepimizin kanı sarı kırmızı akar, her maç haykırıyoruz işte seviyoruz seni can-ı gönülden. Sen istersen donatırız stadları bayraklarla, çınlatırız dört bir yanı şarkılarla. 

Adımız Galatasaray, armamız Aslan, taraftarız ultrAslan, şampiyonluk şarkıları söylenir stadlardan, göklerde yıldız, kalplerde ay, Avrupa Şampiyonu Galatasaray. Türkiye'nin gururu, alkışlayın. Sevinin aslanlar, övünün aslanlar. Alındı kupalar, çekilsin halaylar, zaferlerin kutlu olsun şanlı Galatasaray. Söyle senden başka kimimiz var bizim. Yenilsen de yensen de ben hep aynı yerdeyim. Her takımın tarihi hezimetlerle doludur,  fakat Avrupa Kupaları bizim müzemizdedir ,yürüyedur Galatasaray. 

Bu akşam 19.00 da çalacak cehennem borusu, hazırız bak,beni yak kendini yak her şeyi yak. Yanardağ ağzında biriktik 53.000 kişi . Ne maçlar yaşandı , Dünya cehennemi bizimle tanıdı. Bekleyin, çıldırın geliyoruz Aslantepe Çocukları maça değil, savaşa çıkıyor. Haydi Cim Bom, yollara düştük bu gece zafer naralarıyla, savaş sloganlarıyla, gırtlağımızı parçalarcasına, ölümüne, benzeri görülmemiş tezahüratla imtihan vereceğiz.


Ciğerleriniz patlayana kadar oynayın, Zafer zaiyat ister, Hepiniz Hasan olun, Elmander olun, gerisini bize bırakın. O zaman öl deyin, ölmeyeni s.kelim. Ne kupa istiyor bu taraftar, ne de şampiyon olmak, iki dileğimiz var Cim Bom, ikiside Fener'e koymak..

30 Mar 2014

Catenaccio Ustası;Konyaspor 0-0 Galatasaray

Sondan bir önceki maç yazısıdır, Fenerbahçe maçıyla beraber blog hayatımızı sonlandıracağız. bu maçı da atlattınız sayılır, bir maç yazısı daha katlanın.

CATENACCİO İtalyanların bulduğu sistemdir, kilitleme taktiği.  Gol yememek, yenilmemek için futbolun ırzına geçme işidir.  Mancini değil elbette mucidi, ama büyük ustasıymış, çok güzel uygulayabiliyor. 20 puan fark yemişiz yemesine de en az golü biz yemişiz, en az pozisyonu da biz vermişiz. Adam kendisini İngiltere'de, İtalya'da sanıyor. Deplasmanda hele gol yemeden berabere kalmışsa görev tamamlanmıştır sayıyor.

İstifa edip, sistemden çıkmaya karar vermemin en büyük nedeni, artık dayanamıyor oluşum. Özelde ülkemizin, genelde sahibi kamu olan bütün kurumların başında ya hırsız, ya hiç bir şey bilmeyen adamlar var. Başbakanın, ya Ecevit gibi halkını tanımayan, işi bilmeyen, ya Tayyip gibi hırsız ise, futbolun başında da ya hırsızlar, ya bilmeyenler tarafından işgal edilmiş durumda olması kaderdir. Bizler piyonuz, salağız, nice Hasan Şaş gibi her yenildiğimizde yağ bağlayan Galatasaraylı sandıklarımızı daha bayrak yaparız.

Hadi Fenerbahçe savunduğu davanın arkasında duruyor, yabancı sayısının düşürülmesini isteyerek kadro planlamasını ona göre yapıp, maçlara 3-4 yabancıyla çıkıyor. Biz ise ağlıyoruz, yabancı sayısı düşecek diye. Sen önce elindeki 6 yabancıyı oynat da yetmediği zaman ağlarsın. Deseler ki, sadece 2 yabancı oynayacak, ama 20 yabancı kadroda bulunduracaksın. Bizim kulüp bayram eder, 1 ayda 10 çöp daha transfer eder. yazmaktan bıktık, devre arasında 9 transfer yapıldı, 8 i 18 yüzü göremiyor, oyuna sonradan giren Berk İsmail de, Tugay'ın 5 sene önce çocukken aldığı, ısrarla oynatmaya çalıştığı futbolcu. O zaman kabul edeceksiniz kardeşim, ya bi bok bilmiyorsunuz, ya dolandırıcısınız. Kim bu Mancini, daha ne kadar taşak geçecek bizle.

Benim hatırladığım maskotlar maçın başında takım sahaya çıkarken, kaptanın elinden tutar o zaman görünürdü. Bizim Maskot bitime 10 saniye kala oyuna girmek üzere hareketlendi. Mektup yazmaya gerek olmayacak kadar yakındı, çok merak ediyorum, ne dedi acaba oyuna sokmaya uğraşırken. Hakem ki son yıllarda gördüğüm en iyi hakemdi, dalga geçilmesine müsaade etmedi, oyuna almadı. Helal olsun Halis Özkayha. 30 saniye kazanacağım sanıyor. Biz yıllardır, maçı bitirmek için çalışan hocaların son saniyelerde oyuncu değişikliğine gittiğini sanıyorduk. Sen 90 dakika yapamadığını 30 saniyede mi yapacaksın? Hadi diyelim sinekten yağ çıkarıyorsun, hangi hakem ekler son 30 saniyeyi? Resmen kovulma maddesi çalışıyor, verin tazminatımı gideyim demenin kalleşçesi. Reykart bile bu puştluğu düşünememişti. Mancini'nin mektupla taktik vermesinin bir açıklaması var galiba. Futbolcular o kadar aptal ki okudukları not kağıdını yere atıyor. Biri alıp okusa maskara olacağız televizyonlarda. İnsan çorabın içine sokar okuduktan sonra. Tugay ise pusulayla yetinmemiş, kalamozayla, klasörle, dosyalarla, oyunculara taktik verdi. Fenerbahçe maçında kulübeye muhasebe servisini, arşiv müdürünü çağırırlarsa şaşırmayın.

Bankada, devlet dairesinde, kritik işlerde iki kardeşi aynı işte çalıştırmazlar.  Burak'la, Selçuk kardeş, ikisinden birini feda etmezsek bu daha iyi günlerimiz. İkisinden birine kıyamıyorlarsa, ikisine birden yol versinler. Prekazi- Tanju, Hagi- Hakan Şükür ilişkisi, maç kardeşliğiydi. Maçlardan sonra belki de hiç görüşmüyorlardı. Destanlar yazmışlardı. Selçuk- Burak ilişkisi maç dışı kardeşliği, maç içi ortaklığıdır. Masal olmak üzerelerdir.Ambara fare girmiştir, artık dikiş tutmaz. Mancini, Burak, Selçuk, 3 ü birlikte sezonun sonunu göremeyecek.

Umut Bulut sezonun en iyi futbolunu oynuyordu. Tugay ısrarla, kendi bulduğu adamı kadroya aldırdığı gibi piyasaya sürmeye çalışıyordu. Çocuk çok iyi pozisyona girdi, takımın laneti ona da bulaştı, çok rahat atabileceği golü, kıl payı kaçırıp, Aydın olma şansını başka maçlara bıraktı. Rüzgar arkanda, Konya atak yapamıyor, takım son haftaların en iyi futbolunu oynuyor( Rezalet futbollardan sonra bu maç iyi geldi)  Berk'i de sokacaksın, gol geldi gelecek, gole en yakın adam Umut'mu çıkar. Çıkarsana Selçuk İnan'ı, çıkarsana Burak'ı. Ne çok severdim, Tay Burak demiştim. Bostanlarda kuyulardan su çekilen bir dolap vardır. Yaşlı yarış atlarını koşarlar o dolaba. Ata, at gözlüğü takarlar, yanları göremesin diye. At dolanır durur, gidiyorum sanar, halbuki dönüyordur, aynı eksende. Tay Burak, olmuş dolap beygiri. Bir bakarsın İbrahimoviç'in bile çekemeyeceği şutu çeker, bir bakarsın 5 yaşındaki çocuğun atabileceği golü kaçırır. Kulağı çekilmişti sanki, ofsayta düşersen falakaya yatırırız demişler gibi, hiç risk almadı. Topu hep geride bekledi. Bir de hücum faul yapmayacaksın diye odunla döverlerse, sezon sonuna kadar bizim dolabı döndürebilir. Futbol hayatı boyunca 20 gol atamaz demiştim, 3 maç oynadı o maçtan sonra.

Geçen hafta son saniyelerde kaybolan 1 puan dün Karabük'te bulunmuştu. Bu hafta Fener maçı vardı. Her sene onların düştüğü pozisyona bu sefer biz düşmüştük. Ligin başında yapılan operasyonla, yattığımız yoğun bakım servisinden ex olmakla, dirilmek arasındaki araf maçına çıkacaktık. Bu moralsizlikle, yarın seçim sonuçlarıyla tavan yapacak taraftar huzursuzluğuyla gel de o maçı oyna.  Her türlü sonuçta Şampiyonluk turu atarlar. Bu takımın evire çevire Fenerbahçe'yi yenebileceğine inanan var mı?  Ayı Eboue'nin oynayıp oynamayacağı kurayla belli oluyor galiba.  Bir bakıyorsun sahada, bir bakıyorsun Florya'da bırakılmış. Ceyo Ture'si hayatının en mutlu sezonunu geçiriyor. Israrla bir futbolcu çıkaracaksan büyük Galatasaray Taraftarına, Umut Gündoğan'la oyna hocam. Telles Brezilya'lı, o memlekette topu bilmeyen erkek çocuk çıkmaz, onu geçelim. Diğer 8 kişiden biri oynayacaksa, en yakın adam Umut Gündoğan'dı. Diğerleri uzak bile değil, gözle görünmüyorlar.

Melo'nun oynamadığı bir Galatasaray'ı seyretmek yarı işkenceydi, cımbızla çekersek maçtan Semih'i, Yekta'yı ayırabilirdik. Bir de tam konsantre Muslera'yı. Kendi ortalama oyununun üstündeki Umut Bulut'a da çıkarken acıdım. Mutlaka önceden tespit ettiği değişiklik. 60
da Umut'u çıkarırım. Sonlara doğru Prekazi'nin geçirdiği İmam Hayri'yı sokarım. Yazıktır, cebinde 10 milyon yuro olan gariban Bosnalı, oynamadım demesin. Bir de Halis kıyak yapıp Maskot'u oyuna aldırsaydı, o da CV sine, Vikipedia'sına 12. resmi maçını oynamış olarak yazdıracaktı.

Biz mi? küfür etmeyeceğiz kardeşim. Takımı ameliyat ettiler ama büyük taraftarın kılına bile dokunamayacaklar. Çıkılacak o Fener maçı oynanacak. En azılı, en büyük 52.544 Galatasaraylı Arena'da olacak. O tur orada attırılmayacak. Bu sezonu unutmayın, tarihin en büyük şikesinin yapıldığı bu sezonu. Midemiz bulana bulana tamamlamak üzereyiz, Son sözümüzü sehpada söyleyeceğiz.

26 Mar 2014

Sonucunu Bilmediğim Maç; Galatasaray ?-? Bursaspor

İlk defa bir şey deniyorum, Galatasaray maçını seyretmedim, ve bu yazıyı ertesi gün yazıyorum saat 07.25 ve henüz maçın sonucunu bile öğrenmedim.

Rezalet ötesi futboldan sonra, Şampiyonluğa pes denildi. Takımın, taraftarın feri kayboldu ateşi söndü. Muhtemelen maça 3000 kişi bile gitmemiştir. Değil yarı final, 5 e katlanmış final olsa ne yazar. Sen daha 1 hafta evvel, Şampiyonlar Liginde yarı final hayal maçına çık, sonra gel dün gece dandik ötesi kurgulanmış, aklı olanın daha ilk maçlardan kaçtığı turnuvada maça çık. Üstüne üstlük iyi oyna, hatta öyle futbolcular çıksın ki, kale arkasına kümelenmiş bir kaç yüz taraftar,''daha önceleri neredeydiniz'' şarkısını söylesin. Ula bu futbolcuyu niye oynatmadınız diye söylensin, kalan haftalarda takıma yazsın, Polyanna'cılık yaparak bir sonraki sezon için umutlansın. Yok yaaa!

Muhtemelen takımın başında yine Mancini vardı değil mi? Yani bu dandik maçlığına bile  takımı yardımcılara bırakmadı. Muhtemelen çöp torbasına elini daldırmıştır, Bir kaç çöp daha o mübarek Galatasaray Formasının içinde 90 dakikalığına da olsa koşmuş, yürümüş, belki gol bile atmış, zevk yapmış, ileride çocuklarına ben bu takımın futbolcusuydum diye adını kayıtlara geçirmiştir.

Bu çöküntü içerisinde hangi futbolcuyu oynatırsan oynat, belki yenersin ama kesin kötü oynayacaksın. Senin düştüğün yere, Bursaspor tırmanarak geldi. Aynı yerde buluştunuz, muhtemelen onlar bu kupayı senden çok daha fazla istemişlerdir. Hani oylama yapsan, gizli oy açık tasnif, hiç bir futbolcu bu maçta oynamak dahi istemez. Angaryanın dik alası bir maç, yiyeceğin küfür cabası. Bu maç olmasa, belki seni hala futbolcu sanacaklar, tribünde unutulacaksın, antrenmana çıkarak, maçları televizyondan seyrederek zengin olacaksın. Bu taraftar ne örnekler gördü, Çağlar Birinci denen biri geldi geçti, tam 3 sezon, Arena'nın en güzel yerinden maç seyretti, taraftar bile olamadan çekti gitti. Onun kombinesine devre arasında çok müşteri gelmişti, bence maç kadrosunda olma kavgasından çok daha kanlı geçiyordur, Çağlar'ın kombinesini kapma kavgası.

Geçen sezon bu maçı oynayan Fenerbahçe kadrosunu hatırlayan vardır. Çıkabilecek en kuvvetli kadrosuyla çıkmıştı, ligde de hemen hemen aynı durumda, bizden fark yemişler, kendi stadlarında bir kupa daha vermemek üzre bir motivasyonla lige tutunmaya çalışıyorlardı. Biz akıllıyız ya, Musleara yı bu maç kaleye geçirmedik, Muhtemelen Ufuk hayatının maçını oynamıştır. Gol yemiştir muhtemelen, ama yemese ne yazar? Diyelimki bir çataldan diğerine uçuyor olsa sonuç değişecek mi kendisi açısından? yedek kulübesinde çürüyecek, Başkan'ın, istisnasız tüm futbolcuların, taraftarın angarya gördüğü maçta, bitmek üzere olan sezonda ilk maçlarını oynayacak olan futbolcuyu hangi motivasyonla saha çıkaracaksın? Maçı ciddiye alan tek kişi muhtemelen Mancini'ydi. Çek git be adam 1 hafta tatil yap, çöp futbolcuları da bir maçlığına Hıncal Abi'nin deyimiyle''Sfenks''ler idare etsin. Belki bu angarya maçta oynayan çöpler gaza gelir, çok değil bir kaç sene önceki abilerinin izinden giderler, onlara Sabri akıl verir, Reykart'ın arkasına bağladıkları teneke henüz paslanmadı, alır senin atkıya da onlar bağlardı.

Salih dursun oynadı mı bilmiyorum, eğer oynadıysa da ilk ve son maçı olmuştur, garanti veriyorum. Çok merak ediyorum tecrübeli taraftarlar hakkında neler yazmış diye, ben seyretmeden aha yazdım, Kayseriliyim, Kayseri'liden değil futbolcu pastırma sucuk bile alınmaz. Bilezik gibi geçirirler, eğer yolun düşer de pastırma alırsan git Bursalı Beğendik'e oradan al, Kale içindeki halis, gerçek pastırmacılardan alırsan, senin Gayserili olmadığını anlarlarsa bilezik gibi geçirirler. Kuşgömü aldım sanırsın, dayarlar çemeni.  Hurma, Amrabat'ı dayamıştı, hurda fiyatına kiralandı, kazık çıkarılamamış, acısı geçmemişken eşşeğin birini daha boyayıp at diye kakaladı.

10 resmi maçta oynayarak kendisini Galatasaray'da bulmuş Maskot ne yaptı acaba. 10 yaşındayken İtalya'da sanırsam Mancini'ye rastladı, muhtemelen çok sevimliydi, yine de öyle. Ver Drogba'nın elinden tutsun, sahaya çıksın, eskiden vardı böyle bir gelenek, yeni taraftar bilmez, takım kaptanının elinden tutar, takım sahaya öyle çıkardı. Çocuk küçükken iyi oynadı ya, muhtemelen Beşiktaş'lı Muhammed gibi, büyüyünce Messi olacak sandılar. Maskot'da büyüdü, pardon büyüyemedi, boyu kısa kaldı çocuğun, yaşı ilerledi diyelim, Mancini şapkadan tavşan çıkaracak, Avrupa futboluna yeni bir Messi icat etmiş olacak. Aklınız yatıyor mu? bizde, futbolcudan anlayan, ileride garanti oynar diye kimse keşfedemeden futbolcuyu keşfedip aldıran, ve isabet kaydedecek kadar aklı olan var mı? Bizde şebeke var, sırasıyla gelir giderler, şu son 10 senede alınan çöpleri üst üste koy, bugün Bayern'den çok daha kuvvetli bir takım kurulurdu. Bize hayal satıyorlar, Çelsi'ye elendiler diye futbolcuların gırtlağına çöktük. Hiç kimse demedi ki, onların kullanıp, çöpe attıklarıyla biz onlara karşı mücadele ediyoruz. Futbolun tanrısı sen olsan maçı kime kazandırırsın. Bu yerlere kadar gelmen bile mucize, değil mi? Juventus'u nasıl elediğin unutulacak mı? Sen oyna 6 mecbur maçı çek git, ekstra maçlar senin neyine.

Yapılması gereken geçen sene Fener'in yaptığını yapmak. Bu hafta Konya'ya çöplerle çıkıp yenilmek, Fenerbahçe'nin Şampiyonluğu garantileyerek Arena'ya gelmesini sağlamak. Aksi olur da, Fenerbahçe bizi Arena'da yenerse, seneye Arena'yı unutun. Muhtemelen seçim kaybedilecek, İstanbul'un üstü zifir bulutlarıyla kaplanacak, o sinirle, o umutsuzluk, çöküşle Fenerbahçeli futbolcuların iğrençliklerini kimse kaldıramaz.

Şimdilik bu kadar kafa ütüleme yeter, kapatıyorum, maçın sonucunu merak bile etmiyorum, sayenizde şimdi öğrenmiş olacağım. Aslolan Galatasaraydır demişsek, futbolcuları kast etmedik, biz formadan bahsediyoruz.

23 Mar 2014

Arena Ölüleri; Galatasaray 0-1 Kayserispor

Stamford Köprüsü Savaşını ruhsuz kansız bir mücadeleden sonra kaybettik, takımın çoğu zaten telef olmuştu, kalan sağları da bu gece kaybetmiş bulunmaktayız, cenaze namazı için er kişiler niyetine, Allahhhü Ekbeeeeer.

Eğer Başbakanlıktan bir talimat, Futbol Ceo'sundan bir rica gelmemişse, oynanan oyunun futbolla açıklanması olanaksızdır. Ben bir taraftar olarak futbolcuların tapelerinin yayınlanmasını istiyorum. Selçuk ile Burak ortaklığı, Mancini'ye direk(paralel bile değil) darbe yapmamışsa, Galatasaraylılığım haram olsun. Gerçi iyi mi kötü mü tartışılır da Reykart'ın eşofmanına teneke bağlayan çete, Mancini'nin ceketine zil bağlamıştır. Bu maç itibarıyla net söyleyebiliriz, Mancini, Burak, Selçuk'un aynı anda sahada olduğu maçı artık Galatasaray kazanamayacaktır.

Takımın oynadığı resmi maçlardan en az yarısında oynamamış futbolcu muhatabım değildir. O yüzden Veysel, Ontorio, İmam Hayri için söyleyecek lafım yok. Bir cümle etmeye bile değmeyecek futbolculardı, o cümleyi de Galatasaray'ın o mübarek formasını ilk giydikleri maçlarda söylemiştim.  Onları alanlara var, oynatanlara, oynattığı sürece çok lafım olacaktır. Yüksek dolandırıcılıktan haklarında dava açılması lazım. Oynatanların Galatasaray'a ihanetten, taraftarın kimyasını bozmaktan tutuklanması lazımdır. Sezon bitmek üzere 45 yıldır takımı seyrederim ilk defa bu sezon takımda yolda görsem tanımayacağım 3 kişi oynuyor. Ve de kadroda tanımadığım, hartta ismini bile bilmediğim futbolcular mevcuttur. Yazıklar olsun diyorum, tarih buna sebep olanları affetmeyecektir. Fatih Terim'den bilirdim, çöp futbolcu alma uzmanına saydırırdım. Demektir ki şebeke devam ediyor, insan alma satma şebekesi, senede iki defa açılan ulusal ve uluslararası fuarlarda Galatasaray'ı tokatlamaya devam etmektedir. ''Aldırdığın adam oynanan maçların yarısını oynayamazsa parasını cebinden vereceksin'' diye bir maddeyi ana tüzüğe yazdırmadan ŞEBEKE yi temizlemek imkansızdır. Ülkedeki bütün kurum ve kuruluşlar pistir. Futbol en pislerin başındadır. Bu pislik de pansumanla, işi biraz iyi bilen ile,ensesi kalın, cebi dolu olanla temizlenecek gibi değil. Pisliği ancak  DEVRİM temizleyecek. Çöp torbasına elini daldıracak Mancini  önümüzdeki maç, 3 kişi daha çekecek. Borduso'yamı, Koray'a mı, Salih'e mi çıkar piyango bilmem. Tek bir futbolcumuz vardı, çöpün içinde oynaya oynaya o da kokmaya başladı. Melo'dan maçın sonunda bir kaç kişinin kafasını gözünü kırdığı haberi gelmez ise ona da sitemim olacak.

35 metre mesafeden serbest vuruş kazandık. Hazır Drogba yokken, Selçuk topu kankası Burak'a bıraktı ya, o dakikada ikisi birden bitti benim için. Yazdıklarımı okuyanlar bilir, bu Burak bizi geçtim, bundan sonra oynayacağı bütün takımlar dahil 20 gol atsın Arena'nın çatısından çivileme atlayacağım.  Ama hakkını yemeyelim bu maç için. Oyun karakterini tek yansıtan futbolcumuzdu. En çok faulü yapan, ofsayttan çıkmayan, ofsaytta olduğu için pas atılamadığından atağın öldüğü pozisyonlara mal olan, %100 lük golleri kaçıran, beleş golü de atamayan bir futbol oynadı. Selçuk belki klasına hürmeten ıslıklanarak oyundan çıkacak bundan sonra, takımda hoca olsa, hoca futboldan anlasa belki de hiç oynamayacak, ama görürsünüz Burak, odunla dövülerek aramızdan ayrılacak.

Maçın ortalarında biri girdi oyuna, sahaya çıkarken Ceyhun'un elinden tuttuğu bir çocuk vardı, şerefsizim kenarda ona benzettim. Mancini koltuğunun altına almış, konuşuyordu, seviyor sandım, bir baktım oyuna girdi. Büyük Galatasaray Taraftarının sabrını mı sınıyorsunuz siz? Takım korner atıyor, korneri atacak oyuncu çıkıyor, büyük usta ya, o an kurmuş kafasından , İmam Hayri çıkacak, Maskot( İsmini bilmiyorum, tanımıyorum) girecek ve takım öne geçecek. Acelesi var İtalyan'ın. Hele maçın çok acıklı bir sahnesi vardı. Ligin uzak ara en kötü futbolunu oynayan, hatta oynamayan duran takımına karşı 30 dakika kala doldur boşalta girilmiş, sonlara doğru Hakan Balta şişirmiş, kafaya Maskot çıktı. 1.50 boyundaki çocuk anca defans oyuncularının beline kadar sıçrayabildi. Çocuk işte şansı da yaver gitti, 2 defa gol atabilecek durumda kaldı. Vurduğu top auta bile gitmeden söndü,  Bir daha vurdu gol olacak diye ödüm koptu. Düşünsenize Maskot'un golüyle galip gelsek 5 sene daha kontrat yaparlardı.

Drogba, Ayı Eboue, Şecu cezalıydı. Çete reisi Selçuk'un da sorunları vardı, moralini düzeltmek lazımdı, oynatmamak olmaz. Galatasaray Şampiyonluğu kaybedeecek ne önemi vardı ki canım. Maksat Selçuk neşelensin spor yapsın. Yekta'ya kolay maç oynama hakkı verirler mi? Ceyo Ture'side ön liberoda maça başladı. Çok daha zor takımlara 352 oynatan Mancini, tek başına oynayacağı, hiç akın yapmam diye sözleşme imzalamış Kayseri'ye karşı 4 lü savunmayla başladı. Hoca olsaydı cezayı kendisine kesmesi gerekirdi. Formsuzum ben bu maçı Tugay'a bırakıyorum, hem test etmiş olursunuz diyerek tribünde oturabilirdi.

Topu ileriye taşıma riski her zamanki gibi Pitbull'daydı. Selçuk bey keriz değil, istatistikçiler yazıyor, riskli pas atar mı, ya atamaz sa? Torpilin, varsa doğarken götünü Evliyalar yalamışsa futbolcu olmak, Selçuk olmak çok kolay. 90 dakikada 12 km koş, her futbolcuya 30 metre çapında bir alan düşüyor, top sana geldiğinde müdahale edecek rakip en az 15 metre mesafede, ver yana, ver kaleciye, sen yanlış pas atma. Transfer zamanı CV'lere bakıyorlar, kaç km koşmuş, pas yüzdesi ne? Uyanık bir satıcısı varsa Babanın oğlunun takımına kakalarsın. Çhelsea maçının istatistiklerine baktım, Melo'dan çok koşmuş, Melo'dan daha az top kaybı var. Biz o rezil takımda Melo'yu savaş kahramanı ilan ettik, Selçuk'u ihanetle suçladık. Yarın unutulur gider oynadıkları oyun, pazara çıktıklarında Melo bidon, Selçuk Maestro olarak daha fazla para eder. Kahrolsun kurduğunuz düzen, 100 sene sonra belki bir Avrupa Kupası daha kazanırsınız bu kafayla.

Futboldan anlamadıkları gibi, hesap yapmayı bile beceremiyorlar. Taraftar 50.000 kişi örgütlenip Fener maçına olanca desibeliyle çıkmak için  insanlık dışı kendisini frenliyor, Melo'nun oynamama riski var, en kolay maça cezasını sıfırlayamıyor. Siz dua edin Fener maçına. O maç oynanmış olsaydı o sahadan çıkabilirmiydiniz şerefsizler. Fener maçından sonra kaçacak delik arayın. Sezon sonunda da takım bulun. Bu taraftar ne kötü futbolcular gördü, taşıdı, ama Messi olsan ne yazar lan, ruhsuzu kansızı, sahtekarı taşımaz. Son 3 yılın gol kralını bu taraftar bayrak yapmamışsa işte bu büyük hasletleri yüzündendir.

Bir şey daha öğrendik, maçın başında attık attık. Hele maç ikinci yarıya taşınmışsa unutun gitsin, panikten tek uygulanabilir taktik doldur boşalt. Orta çağ futbolu. Mektuplarla içeri verilen talimatlar. Ne yazıyor acaba o notlarda. Her dili konuşan tercüman var, Tugay var, bu zamanda iletişim telgrafla yapılıyor. Rakip duymasın diye ÇOK GİZLİ kriptoları var hocanın. Futbolcular göz attıktan sonra yere atıyor. Rakip futbolcu da Selçuk notu yere atınca alıp okumuyor. Ulan şebekler koskoca Dünya'nın elit hocalarından biri bir kağıda bir not yazmış, insan hatıra olarak alır cebine koyar. Belki çok kritik bir şey yazmıştır, önlem alırsın. Bakın aklıma geldi, Umut Bulut'un annesi tribündeydi, dua ediyordu oğluna.  Ondan yardım istese muska yazdırsa, ya da tüm takıma 3 kulhuvalla bir elham okutsa biz bu maçı alırdık.

Bosnalı İmam Hayri'de fazla uyanık çıktı.Topu çek soluna vur kaleye, gol olursa parsayı topla. Bizim ülkede Bosnalı'ya bir acıma bir sempati vardır, Sırp savaşı dolayısıyla. Stadyumda sosis kola alamayan taraftar cebinde 10 milyon doları olan Boşnağa acır. Bu yüzden tolere eder, muhtemelen beğenenler de çıkmıştır. Bencil herif, takımda o kontenjan Burak'a ait. Şebeke sana mı kaptıracak golü. Kenara bir mektup ta Kaptan gönderdi her halede Hayri çıkarıldı. Sanırım iyi oynuyorum sanıyordu, konduramadı.  Meraklanma lan, sen Bosnalı'sın, dinine imanına bağlı bir Müslümansın, bizim gibi Fransız takımı hariç Anadolu'muzun mütevazi şehirlerinde en az bir 10 sene dolaşırsın.

1 haftada 2 kulvardan çıkış yaptık, sıra takımı olarak tutunacağımız bir Ziraat Kupası kaldı. Şimdi CAP'ın kapısında nöbet beklemeye başlayabilirsiniz çocuklar. Bu takım, pardon bu forma bizim. Biz forma sevdalısıyız, içindeki adamlar o formanın maçlardaki teri, şovu kadar değerlidir. Aslolan Galatasaray forması ve onun büyük taraftarıdır. Gerisi Abbas yolcudur.


19 Mar 2014

Stamford Köprüsü; Chelsea 2-0 Galatasaray

Ceddin, deden, neslin, baban pek kahraman Türk Milleti'yle buraya kadar gelmek bile büyük bir savaş ganimetidir. Öp başının üstüne koy, yeniçerilerle bölüş. 99 sene önce İngiliz'i boğazlardan sokmamak için 250.000 şehit verilmiş, 3 sene sonra aynı İngiliz'in torpili yemeyen aynı gemileri, kıyılardan selam durularak, resmi geçitler düzenlenerek, tek bir çipura kaybı verilmeden İstanbul'a girmişler. Aklım tarihe oldum olası yatmazdı da, dersimiz buraya kadar.

Maç başı Şampiyonlar ligi marşını elleri kalbinde dinleyenlerden, Türk olanlarından biri, iddia ediyorum Çanakkalespor'da oynayan kaptanı dahil şehitliklere gitmişse ben şehit olmaya gönüllüyüm.

Rizespor'a oynayan kadro, aynı oyun planıyla kader maçına çıktı. Futbolcuları değiştiriyorum, Etto bizde, Drogba onlarda, Lampart bizde, Sneijder onlarda, Ramirez bizde, Melo olanlarda olsa, bizim kalede Peter, onların kalede Muslera olsaydı bu maçı çok daha büyük hezimetle kaybederdik. Başka da tanıdığım futbolcu yok, Hazard'ı duymuştum, Burak'la değişsek Burak bize bu gece yazmıştı. Oyun, oyuncu farkı yok, mantel farkı var. İngiliz takımında 2 İngiliz,  Türk takımında da 4 Türk var. TFF ye saydırıyorlar, 11 yabancı futbolcu hakkı olsa ne olacak? Drogba Çelsi'de oynasa o serbest vuruşu o derece laubali kullanır mı?

Yenersin yenilirsin, maç bittiği zaman futbol der, yenmişsek, zafer kazanmışsak seviniriz, yenilmişsek futbol bu der üzülür geçer gideriz. Ama bizim takımı Dünya'nın bütün takımlarından ayıran hasletini riske atanları affetmem. Benim için Selçuk uzaydan balıklama atlayan Felix'ti bir kaç maç öncesine kadar, bu gece itibarıyla çakıldı. Bir daha doğrulmaz, iddia ediyorum, son Şampiyonlar ligi maçını oynadı. Helke ki takım lige tutunma halatını bıraksın, taraftarın ilk saldıracağı, ilk alacağı kelle Selçuk olacaktır.

İstatistik futbolcusu, topu Muslera'ya ver o şişirsin, nasıl olsa kalecinin isabetli pas çetelesi tutulmuyor. Kankası Burak'da Stamford Köprüsünde Times nehrinin gel gitlerini seyre dalmış. Utanın lan, Seyit Onbaşı'yı oynatsak en azından bir kaç İngiliz'in kafasını kopartır, Türk'le taşşak geçilmeyeceğini bir asır sonra bir kere daha 7 düvele gösterirdi.

Bizim Çılgın Türk'ler atalarına yaraşır bir futbol oynayamadılar, ama biri vardı ki, her saha bir savaş meydanıydı onun için. Conk Bayırında Mustafa Kemal'in askerleri gibiydi, Stamford Köprüsünde. Felipe Melo aslanlar gibi savaştı. Kaleye Muslera'yı geçirmiş adeta Çelsiyle maç yaptı. İkisini Çanakkale gazisi sayıp, olası bir büyük hezimeti önledikleri için bir kere daha minnetle övünüyorum.

Bir de Büyük Galatasaray Taraftarıyla övünüyorum, uçaklarını karşılamaya gitmek lazım.  92 ülke televizyonu maçı canlı yayınladı, bu mu mazlum ülkenin bir zamanlar Avrupa'yı titreten Şampiyonu demişlerdir. Ne yazık ki futbol seyrettiremedik, sıçan gibi oynadık, ama bir büyük Şampiyon takım taraftarı seyrettirdik. Maç bitiminde yenilen taraftarın alkışlandığını ilk defa gördüm. Taraftar, Melo, Muslera'ya  teşekkürler, kenar yönetimi ve diğerleri de Galatasaray çöplüğü.

604 kuralından en çok memnun olanlar, futbolcuların ta kendisi. Yabancıysa, yatarak, maç bile oynamayarak yarısı ceplerini dolduruyor, Türkler'de nasıl olsa 5 kişinin yeri garanti olduğundan ortaklaşa idare ediyorlar. Rize maçında oynatamadığın Şecu, Eboue bir bakıyoruz İngiltere'de. Şecu çimento yutmuş, içi beton tutmuş, beli ağrıyor. Benim ömrüm yetmez, çocuklar yazın bir tarafa 30 sene sonra arayın bulun bu kazmayı. Tekerlekli sandalyeye düşmemişse, şimdilerde moda laf, gelin benim mezarıma işeyin. 30 yaşında eğilemeyen adam 60 ında felç olur kardeşim.

9 futbolcu transfer edildi, şaka gibi, Haramzadelere şikayet edeceğim. Konuşmaların tapelerini yayınlasınlar, içimizdeki dolandırıcıları çıkarsınlar. Geçmişte Fatih Terim'den bilirdim şebekeyi, o gittiğine göre hırsız kim çıksın ortaya. Bu Hayroviç denen imamı kim aldırdıysa boşalan Silivri'ye atılması lazım. Adam iş geçmişine 2 Şampiyonlar ligi yazdırdı. Rize maçında, Konya maçında oynaması sakıncalı bulunan hıyar, Şampiyonlar ligi kader maçlarında oynatılıyor. Ne dedin acaba oyuna sokarken Mancini. Kadraja bile giremeden maçı tamamladı. Ya veba Burak'ı çıkarıp, Verem Umut'u almandaki sebep ne ola ki? İtalya'da eline düşse oynatırmısın?

Ayakları dışında her uzvuyla top oynayabiliyor Burak bey. Beleş bir pozisyon bulamadı bu maçta yazık oldu, gol kaçıramadı. Sahada gezindi durdu, faulünü yaptı, ofsayta bile giremedi. Yediğimiz golü sahanın en güzel yerinden seyreden 4 lünün içinde bulundu.  Siyah zeytin çuvalına bir tane yeşil zeytin atın, 2-3 gün sonra onun da karardığını göreceksiniz. Sneijder çöplükte oynamaktan kendisi de çöp oldu. Muhtemelen hayatının en kötü futbolunu oynamıştır. Drogba'da zevk yaptı. Kendisi için hazırlanmış Jübile maçını oynadı. Adamlar akıllı, biz eşşeğiz, hoşaftan ne anlarız. Onlar tanesini yemiş biz suyunu içiyoruz. Drogba'nın en fazla 4-5 maçlık ömrü kaldı. Ligin sonuna doğru götüne teneke bağlanır. İngiltere'den efsane olarak ayrılmış, Türkiye'den masal olarak gönderilir.

Koskoca Galatasaray maçı şeref şutu atamadan bitirdi. 18 e giremedi.  Biz ne maçlar gördük, ne hezimetler seyrettik. 45 senenin en kötü, en ruhsuz, en futbol hezimeti Avrupa Kupası maçı oynadık. En üzüldüğüm şey, yenildiğimiz, elendiğimiz bir maçtan sonra canınız sağ olsun, yenseniz de yenilseniz de büyüksünüz diyememek oldu. Geçen yıl kan kusturarak veda ettiğimiz şovdan, bu sezon sıçan gibi ayrıldık.  Maçı Mancini'ye yazıyorum. Selçuk ve Burak'ın üstüne yıkıyorum. Drogba'nın da elini sıkıp vedalaşıyorum. Bir büyük eski  futbolcu seyrettik, yeter, git, sana küfür ettirmeden. Sen Dünya futbolcususun, her zaman saygı duyacağım, ama Galatasaray futbolcusu değilsin, bitmişsin.

7 banko oyuncumuz vardı, azalarak bitiyorlar, şu maçlar tamamlansa da sıfırlamadan çaresine baksak. Muslera, Melo, Semih, Telles, Sneijder dışındakilerin tamamı çöp. Değiştirip 50 futbolcu daha transfer etseler, bu kafayla, bu işleri kim yapıyorsa içlerinden en fazla 1 kişi oynar, forma ağırlığıyla gelebildiğimiz yere kadar gelir, kendi kendimizi avuturuz.

Hazır Fener Abbas yolcuyken, biz de bütün çöpleri gönderip, Fener gelene kadar Avrupa'ya bile gitmeden bir futbol devrimini girişmemiz lazım. Bizim futbol dışı şeyleri temizlememiz lazım. Kafa yapısı değişmediği sürece kaldı 90 senemiz. 200. seneye girdiğimizde belki bir Avrupa Kupası daha kazanmış oluruz.

Biz bir garip çingeneyiz nemize gerek gümüş zurna. Kayseri maçına bakalım.

Not; bu resimde, Muslera nasıl uçuyor bakalım diyen 4 kişi kimlerse, mümkünse siktirsin gitsin bu takımdan.

14 Mar 2014

Roberto'ya Postitler; Karabük 0-0 Galatasaray

Berkin Elvan'dan sonra maç seyretmek aslında benim için çok ayıptı, umarım kimse görmemiştir. Galatasaray'ı geçtim, eğer Melo ile Sneijder, Çelsi maçı düşünülerek İstanbul'da bırakılsaydı maçı da seyretmezdim. Kusuruma bakma kaşları martı çocuk, babama, anama öldüklerinde ağlamamıştım. Biraz kafa dağıtayım dedim.

Net konuşuyorum, Büyük Galatasaray Taraftarı ve saydığım bu iki futbolcu hariç, şampiyonluk, maç hiç birinin umurunda bile değil. Hoca dahil, maçı isteyen başka hiç kimse yoktu. Bu maçın istisnası değilse, Hakan Balta takımın en iyi futbolcusuydu.

Galatasaray insan alıcıları, satıcıları kimlerse, Haramzadeler dinlemişse, yüksek dolandırıcılıktan boşalan Silivri'ye doldurulmaları lazım. Takımdan bu kadar bi haber çöpleri şu yok zamanda küçük bir muz cumhuriyeti merkez bankası bütçesi harcayarak transfer yapanlar, yaptıranlar, kıyısından köşesinden en ufak bir şekilde bulaşanlar, ya hırsızdır, ya futboldan zerre kadar anlamıyorlar demektir. Olacak şey değil, 9 futbolcudan 8 i, futbolu bıraktı sanki, insan utanır ya.  Biz zurnanın son deliği taraftarlar, transfer edilen adamların çoğunu ayağına top gelmeden çöp diye ayırdık da, hangi akıl, hangi hoca, hangi maç seyretmiş de bu transferleri yaptırmış, akıl alır gibi değil. Zaten bu ülkede de akıl falan aradığımız yok.

Maçın nesini yazacağız, oynadığımız lig yasal değil, TFF her hafta bir takımı hükümlü, yasa dışı Fenerbahçeyle maç yaptırarak suç işlemektedir. Fenerbahçeyle maç oynamayı kabul eden takımlar da, suça yataklık etmektedir. Maçlar yasa dışıdır, Şampiyonluk şansımızın azaldığı için söylemiyorum, Fenerbahçe'yi zaten 2. lig Kırmızı guruba atacaklar, ama ben o zaman 2. olsak bile Şampiyonluğu saymayacağım. 4 yıldızlı hiç bir ürünü ne alır, ne kullanırım.

Roberto sıkıştımı içeriye post-it gönderiyor. Demek verdiği taktikler, uyarılar duyulmuyor veya unutuluyor. Bu maç için ben ona göndereyim, Bak hocam, bu ülkede bu takımın formasını giymiş çeteler, koskoca Reykart'ın kıçına teneke bağladı. Bir daha Selçuk'la, Burak'ı aynı anda oynatma. Ülkemizi sevmediysen, şiş kebap, döner den hoşlanmamışsan, 40 milyon kişi 14 yaşındaki çocuğa ağlarken, antrenmandan çıkıp, eğlenmeye giden futbolcular sana da koyuyorsa, git hocam, kovulmadan git.

Bir önceki kazanamadığımız maçta söylediklerimizi tekrarlayabiliriz, konumuz futbol değil, tespit yapıyoruz, geleceğe not düşüyoruz. Selçukla Burak arasındaki arkadaşlık, futbolculuk dayanışması, kardeşliği, forma birlikteliği değil. Selçuk'a top geldiğinde beyni emir veriyor, felç geçiriyor, topu Burak'a aktarıp Galatasaray golünü riske ediyor. Bu ihanet değilse büyük aptallıktır. Golü atacaksa Burak atacak, atamazsa canımız sağ olsun, 3 puanlı sistem(ne demekse)se her şey olabilir. Hassiktirin lan.

Burak, sonradan oyuna soktuğun top kırıcısı Umut'u kendi 18 imizin üstünde karşı kaleciyle baş başa bıırakacak bir taktik geliştirmiş ol. En yakın rakip 20 metre olsun, 10 seferde 1 kere gol atsınlar kovulduğun zaman seni sırtımda İtalya'ya kadar taşıyacağım. 30 metre sonra yakalanırlar, bu derece futbol dışı adamları pas trafiğine sokuyorsun. Bu maç oynanırken içime pis bir kuşku düştü. Sneijder'e koruma ver, bu adamlar şu ana kadar bir şey yapmamışlarsa bile yakında döverler. Faul makinası, otomatiğe bağlamış gibi gol kaçırma ustası. Belki televizyonlarda bir iki eski hakem şebeği Burak'a penaltı vardı derler. Bence de vardı, ama ben hakem olsam Burak'a sarı kart gösterirdim. Ben Burak'a ve Eboue'ye penaltı çalmam. %1500 penaltı olsa bile yüzümü gözümü kapatırım, görmedim derim.

Selçuk ısrarla Burak'ı kurtarmaya oynuyor. Belki kazançları ortaktır. Kazandıklarını bölüşüyorlardır. Başka türlü açıklarsam Motor Sanat Terk'in ajanı derim. Galatasaray umurlarında değil, Selçuk bu sezonun Mustafa Sarp'ı, Burak'da gol atamayan, atamadığı gibi takımın zararına çalışan, Sneijder'in futbolunu en az %20 düşüren bir futbolcu. Selçuk bey, Burak'a bir gol attırıp, taraftarın kara bulutunu dağıtabilirsin, ama son uyarımdır, Burak'ın sana bizim görebileceğimiz hiç bir kıyağı olmaz.

Bu maçı üşenmeyen biri benim için tekrar seyretsin. Topun durduğu anlarda kronometreyi durdursun, maçta 30 dakikadan daha az  uzatma çıkarsa adam değilim. Tolunay sen de adam değilsin, bizden çaldığın 2 puanı al, şebeke lideri, kaçak Aziz'e hediye et. İyi bir primi hak ettin, Karabük'ten kovulduğun zaman fazla beklemezsin. Anti futbolu en iyi Mehmet Özdilek sonra Rıza oynatır sanıyordum. Senin yanına bile yaklaşamazlar. Aklın sıra Melo'yu durdurdun, muhteşem oynadın, hatta penaltın falan da verilmemiştir senin, galibiyeti kaçırmışsındır. Başbakan'ın hırsız olduğu ve hiç bir şey yapılmadığı bir ülkede sen Galatasaray'ın 2 puanını çalmışsın çok değil, sana da helal olsun. Dua et, Selçuk'la Burak kan kardeşliği futbolu oynadılar.

Hocam bir not daha gönderiyorum sana. Bitime 30 dakika kala sanki 2 dakika kalmış gibi oynatmandaki mantık neydi? Melo hariç top kime gelmişse şişirin Drogba'ya ne halt yerse yesin, yiyemezse çıkarır Ceyhun'u alırım. Ha Ceyhun'u kafadan oynatma öngörüsünde bulunabilseydin de Burak'ın yerine oynatsaydın, emin ol Sneijder en az 2 defa Ceyhun'un kafasından sektirerek gol atabilirdi. İkinci devre oynattığın ortaçağ futbol için teşekkürler Hoca.

Daha fazla maç düşünemeyeceğim, Çelsi maçına kadar futbolu gündemden çıkarıyorum, hiç bir maçla ilgilenmiyorum. Bu maç için Melo'ya bir kere daha saygı duyuyorum, ve Hakan Balta'ya teşekkür ediyorum. Popescu'dan sonra top oynamasını bilen bir stoper seyrettim.

Hepimize bu sezon için geçmiş olsun diyorum.

9 Mar 2014

İl Capitano; Galatasaray TELEKOM 6-1 Akhisar RAMİZ KÖFTE

Ben doymadım, Galatasaray'ı haftada 2 defa seyretmeye alışmıştım, Çarşamba maçı yok dediklerinde garibime gitmişti. Kimi kendi futbolcularını kendi Milli Takımında seyretmişti, ama benim Milli Takım'ım olmadığından Sneijder'i seyrettim. Uruguay maçını seyreden bile varmış, Muslera'nın maymuni kurtarışını ilk onlar haber verdi.

Fenerbahçe maçından önce oynamak ne güzelmiş. Maç mitingi yapan olmadı, hafta arası Küçük Tüpçü(biz yıllardır yanlış yere kullanmışız ismini, hafta arası Büyük Tüp patladı, bundan böyle muhatabımız Küçük Tüpçü olarak anılacak) yü rahatsız eden yoktu. Sadece Drogba'nın 40 yaşında olduğu, gittiği, Semih'in transfer haberleriyle denge bozulmaya çalışıldı. Ama en büyük darbeli atış beklediğimiz cepheden geldi. Motor Sanat Terk, Akhisar'da oynayan Senegal'li Ömer'i iyi motive etti. Meali şuydu; Git Galatasaray'ı bitir seni Türk yapayım Milli Takımda oynatayım, en kötü ihtimalle bu yalanı yutan büyük takımlara kakalatırım. Dikkatle izledim, İstanbul'un her hangi bir semtini tara, 15 çakı gibi saat satıcısı bul, 10 gün idmana çıkar, en az PTT liginde oynamazlarsa boşa yaşamışız.

Mörfi kanunları enternasyonal, her konjonktürde geçerli. Bir şey iyi gitmişse, mutlaka kötü gidecek. İki maç Şecu iyi oynadı, iki de gol attı. Garanti kötü oynayacak, nitekim söylenenlere göre Milli maçında çok kötü oynamış, bu kuralı uygulayan Mancini'nin tercihi bu defa Eboue. Aynı mantık, bir önceki lig maçında Eboue kötü oynamıştı, mutlaka iyi oynayacak. Şecu yoksa taraftar direk Veysel'i yazardı, ama işte elini vicdanına koy. Bir tarafta kıtalar arası, baba takımlarda oynamış, en baba kupaları ellemiş Eboue, bir tarafta top oynamak için henüz yurt dışına çıkmamış Veysel. Üstelik geldi çattı Çelsi maçı, tribünde oturan Eboue'mi, kötü de oynayacak olsa o maçta boğuştaracağın Eboue'mi?

Telekom'la, Ramiz Köfte bırak futbolu, uzun eşşek oynasa, güreşse, yarışsa kim kazanır? Bu işte bir haksızlık var aslında, Galatasaray'ın attığı goller 0.75 sayılması lazım. Orantısız güç farkı var, misal 3-2 yenersen 2.25-2 galip sayılacaksın, 4-3 yenersen, beraberesin, 5-4 yenmişsen 3.75-4 yenik sayılmalısın. En azından benim vicdani puan tablom böyle.

Arena belki de bu sezon en az seyirciye oynadı. Taraftara demiyorum, Sami Yen taraftarı tam kadro her maç olduğu gibi tribünlerdeydi. Sonradan oluşan 30.000 seyircinin taraftar olması için çok daha Juventus leşi gerekecek galiba. Drogba, Sneijder, Telles, Melo resital veriyor, maç sabaha kadar oynansa yerimden kıpırdamam, adam metroya yetişmek için 20 dakika kala stadyumdan çıkıyor. Sonra da maç seçiyor diye kötü oynayan yabancılara saydırıyor. Bu böyle olmayacak, 3 maç giriş yapmayan kombineye 1 maç ceza verilmesi lazım. O maçta da gişe fiyatının yarısına satılması.

Maça başlayalım, Selçuk'un sarı kartlı olması bir hayırdır demiştik ve radarı Yekta'ya çevirmiştik. Maç boyu kendisinden beklediğimiz oyunu oynadı. Özellikle dönen toplarda ilk topa o basarak, Melo'nun sırtındaki küfeyi taşıdı. Tasmasız maça çıkan Pitbull, şiire, gazele büyük katkıda bulundu. Burak öksüz çocuk gibi geç açılsa da aslında öyle olmadığını anlamış oldu. Sneijder'e bizim 4. tercihimiz demişlerdi, kovulan otorite. Ne mübarek adamlarmış ki, Türk Futbol Ceo'sunu dinlememiş, ilk 3 ü almamışlar. Dünya çapında bir futbolcuya kanamadık, doyamadık. Telles'le birlikte oluşturdukları sol koridora top geldiğinde rakı içer gibiydim. Top sanki kadehten yağ gibi akıyordu. Telles'e sol bek demeye dilim varmıyor, büyük takımın beki olmaz, neyi bekleyecek. her maç %75 rakip sahada oynamaz ise iyi oynadı demem. Utkucan'ın aldığı adam belli oldu, diğeri de Bruma'ydı. Aldırılan yerli yabancı kalan 8, Galatasaray futbolcusu değildi, çok geçmeden kombine kart sahibi oldular. Artık sezon sonu açılacak futbolcu fuarında kakalayacak müşteri ararız.

Bu kadar ustaya rağmen korner gollerine hasret kalmıştık. Hiç bir futbolcu topu kornere atmaktan korkmaz olmuştu. Attığımız kornerler ön direkte birinin ileri vurmasıyla kendi kalemize gol tehlikesi yaratıyordu. Hastalık tedavi edildi, çok net çalışılmış korner golleri atıyoruz. Drogba'nın darbeli kafa vurduğu pozisyonda hemen arkadaki Melo'nun topun hayaletine vole vuruşuna bir daha bakın derim.

Asimo Semih İl Capitone olarak takımın başındaydı. Yıllar önce Uğur Uçar'ın kaptan çıktığı maç geldi hatırıma. Gerçek bir Galatasaray Kaptanıydı Semih. En eski futbolcunun koluna bağladığı şerit değil bizde kaptanlık(SABRİ), takımın en iyi futbolcusu olman da gerekmiyor (ARDA)önce adam olacaksın. Örnek olacaksın, yeni doğan Galatasaray'lı bebeklere adın konacak, Dünyanın bir ucunda yemek yerken biri yanına gelip Galatasaray Kaptanıyla resim çektirecek. Korkmayacaksın, kibirin olmayacak, geldiğin yerleri unutmayacaksın, senden sonrakilere yardım edeceksin, yol göstereceksin. Bir duruştur Galatasaray kaptanlığı, imajdır, onurdur. Galatasaray'dan başka takımda oynamam diyebilmektir. Semih Kaya'dır Galatasaray Kaptanlığı.

Aslında bütün futbolculardan beklenmeliydi dürüstlük, hakeme yardımcı olabilmek, haksız puan aramamak. Semih'e verilen ödülü de fazla büyütmemiştik, Gel görki endüstri futbolunun kuralları delikanlıca işlemiyor. 4-0 yenik takımın oyuncusu, Burak'ın canı yandığı için bıraktığı topu sürüklüyor. Bizimkiler de saf saf topu bırakır diye düşünürken o da ne savunmayı az adamla yakalayıp Muslera'ya gol atarak seviniyor. Attığı golün takımı için hiç bir şey ifade etmediğini o da biliyordu. Takımı için küçük, kendisi için büyük bir goldü. İstatistikler hanesine bir gol daha yazmıştı, hem de Muslera'ya. ne kadar övünse azdı. Belki Fatih Terim'in gözüne girer, olur ya Ramiz Köfte'de piyazla karın doyuracağına, Ülker'den bisküvi yer, Vodafon'dan cep telefonu alırdı.

TFF tüp akıllarıyla taarruza geçtiler. ne yapıp edecekler Melo'yu Fener maçına çıkarmayacaklar, Arena'yı o maç Büyük Galatasaray Taraftarına kapatacaklardı. Bilmiyorsunuz geri zekalılar, Galatasaray taraftarı sadece erkeklerden oluşmuyor, biz zaten kadınlar çocuklar ve gerillalarla tribünlerdeyiz. Erkeğe küfür ederiz. Büyük Galatasaray Taraftarının topluca küfür edeceği delikanlı da bu ülkede, futbol piyasasında yok. Karıncayı incitmeyiz diye tezahürat yapıyoruz, ama böcekler durumdan vazife çıkartıp, rahat rahat gezmesinler. İlla Arena'da küfür duymak istiyorsanız, Kadıköy'de ısınmaya çıkmaya korkan hakeminizi bizim maça verebilirsiniz. Ne var ki biz bunun bile üstünde durmuyoruz. Oynadığımız futbolun keyfini çıkarıyoruz, siz tv şebeklerinizle Fırat Aydınus'un kellesini isteyin. Drogba'dan, Senijder'den bahsedip, olmayan beyninizin neronlarını harekete geçirip sinirlenmeyin. Yargıçın, hakimin olmadığı ülkede hakem mi olur der güler geçeriz.

Tabela garantilenince kenar yönetimi
resitale limon sıkmaya başladı. Her usta çıktığında takım küflenmeye başladı, Melo çıkınca da çürüme tamamlanmış futbolumuz çöpe dönmüştü. Umut'la, Burak'ı aynı anda seyretme bahtsızlığına uğradık kısa bir süre de olsa. İki beyin özürlü futbolcudan, Umut futbolcu bile değil, hadi Burak'ı taşıyoruz. Beyin olmasa da gol kendisine haber veriyor, ben olmak üzereyim yetiş diyor. 10 cm,den boş kaleye vuruş kabiliyeti bile yok. Top direğe çarptı, ben olsam gol attım diye sevineceğime oturur, az daha kaçırıyordum, rezil oluyordum diye dehşete kapılırım.

Fener maçı ne kadar geç olursa o kadar iyi. Bu sinirle 2 gece geçirmiş olacaklar. Delikanlı gibi oynanırsa, Trabzon'a bir kumpas kurulmamış, kurulmayacaksa o sahadan çıkışı olmaz. Yendik diye değil, geçen hafta da aynı görüşteydik, bunlar önde oynamayı beceremezler, mutlaka bizim maça kadar altımıza girerler.

Bu Çarşamba nasıl geçecek, ben şimdiden kaygıya düştüm,

Gel 10 maç gel.