25 Oca 2012

BastıramayANKARAGÜCÜ; Galatasaray 4- Ankaragücü 0


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muso
8
Sabri
-1
Semih
7
Gökhan
1
Çağlar
1
Ceyhun
1
Emre
6
Engin
7
Riera
8
Elmander
1
Sercan
1

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
58.dakika; Galatasaray taraftarı oynanan orta oyununa seyirci kalmadığını ve kalmayacağını ilan etti. Yok öyle yağma, bir puştluk varsa ki fazlasıyla var, bedelini ödeyecekler.
-
VARİL:
Sabri Maalesef; İçim elvermiyor, Sabri’nin şu en kolay maçta takımın en kötü futbolcu olduğunu yazmaya. Futbol terk etmiş bir görüntü çizdi, uzun pas trafiği top kendisine geldiğinde son buldu. Çok da moralsiz bir duruşu vardı. Sanki Ankaragücü’nün durumuna üzülmüş, yenmek istemiyor gibiydi. -
GLADYATÖR:
Muslera; Top hemen hemen hiç gelmedi, ama sanki Urugay’la final oynuyor gibi dikkatliydi. Böyle kolay maçlarda kaleye kim geçerse geçsin ilk gelen topu yer. Maçı önemsemez, üşür, konsantre olamaz, oyundan kopardı. Dikkatle izledim, maça en çok asılan futbolcuydu. Bu ironik yaklaşımdan sonra, Riera kolay maçta tekniğini, klasını gösterdi. Beni bu maçta oynadığı futbol bağlamaz, ileriye bakalım.
-
BOROZANCI:
Barış Şimşek; Hakem hiç maça gelmeseydi bile değişen bir şey olmazdı. Maça hiç ekleme yapmayarak, Ankaragücü’ne duyduğu saygıya, saygı duydum.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Bugün rakibin kolay olması sebebiyle forma giyen futbolcularından kulübeye veda edebilecek futbolcu sayısı kaç?
Yazıyla sıfır. Yedek kalanlar, yedekliği sonuna kadar hak etmişler. Kadroyu zorlayacak hiç bir futbolcu yok. Yiğit Gökoğlan için de peşin söyleyebilirim ki en geç bir sonraki sezonun devre arasında kiralanır.
-
İMPARATOR:
Terim çok haklı olarak kupa maçlarından bile önemsiz geçmesi kesin olan maçta, takımın bankolarını dinlendirmiş. İki kişiye daha yatak istirahati verebilirdi. Biri kendisi, diğeri de Muso idi.  
-
ORDAKİLER:
Galatasaray taraftarı, özellikle Arena taraftarı gün geçtikçe daha da büyüyor, Rakibe saygıda, futbolun patronlarına attığı fırçada, alınacak muhtemel karara vereceği tepkide büyük taraftar olduğunu bir kere daha gösterdi. Kimse tribünleri dolduramıyorlar diye düşünmesin. 1.5 sezonluk topal kombine satışının kurbanı oldu maça gelemeyen seyirci.
-
ANALİZ:
İyi ki maça gitmemişim dediğim maçların belki de başında gele bir maç oldu. Hele sahaya çıkan takımı da görünce neredeyse televizyondan bile seyretmeyecektim. Bereket maç seyretmek için çilingire oturur oturmaz Belediye’nin Kadıköy’e boru döşediği haberini aldım.
Gerek dandik kupa maçları, gerekse skoru önceden belli kolay maçlar iki bakımından çok faydalıdır. Hem yedeklere şans gelir, şans gelen yedek oyuncu öyle bir maç çıkarır ki hoca oynattığına pişman olur, bir sonraki maç oynatsam mı diye karalar bağlar. Hem de uzun süre oynayan futbolcular, kenarda rahat bir maç izler, dinlenirler, ufak yarası, sakatlığı olan iyileşir, kenarda olmaları, oynayan gençlere moral verirler.
Bu maçın nesini yazacağız bilinmez, ne var ki bu kadar kolay maçta bile benden futbolcu olmaz diye bas bas bağıran futbolcularımızın olduğu manidar. Gökhan Zan, Çağlar, Sercan, Ceyhun kadroyu zorlayabilecek futbolcular değil. Sonradan katılan Yiğit için hiçbir iyi şey söyleyemeyeceğim. Yerine Aydın olsa arı eksi hiçbir şey fark etmez. Galatasaray futbolcusu değil. Ben hiç beğenmedim.

Ankaragücü benim en sevdiğim takımlardandı, dı diyorum yolcunun geri dönüşü yok. Türkiye belki de Dünya da tektir. Başşehri şampiyon çıkaramamış başka ülke yok her halde. Fener’i kurtarmak isteyen zihniyet ondan çok daha kıymetli Ankaragücü’nü kurtarsaydılar. Her takım oynatmadığı bir futbolcuyu verse bu günlere düşmezdi. Ankaragücü lan bu yolcu ettiğimiz takım, bütün futbol severlere, hocalara, para alamıyoruz diye Ankara’dan kaçan futbolculara yazıklar olsun. Fişini çekin bari acı çekmesin Gecekondu delikanlıları. Her takıma kafadan 3 gol 3 puan yazın.

Ben bu maçı saymıyorum, benim için oynanan futbol, zorluk derecesini ortaya koyarsak Eskişehirspor maçından bile kötüydü. Engin ve Emre Çolak’ın bir iki çalımı, şutu haricinde organize hiçbir varyete yok.  Gökhan Zan gol attı sanan taraftar varsa göz yanılmasına uğramışlar derim. Gol Gökhan’a değil topa yazılmalı, tarlada karga kovalayan korkuluk gibi dikilirken top geldi kafasına kondu, oradan da içeri girdi. Utanmadan gol attım der şimdi.

Maçın benim için en önemli hadisesi, 76 numaralı futbolcunun aramızdan ebediyen ayrılışının müjdesiydi. Tribünde bile değildi. Bir daha forma yüzünü göreceğini sanmıyorum.

Büyük Galatasaray’ın büyük taraftarına bir kere daha duyduğum sevgi ve saygıyla geceyi noktalıyorum. 

22 Oca 2012

Ve Durgun Akardı Porsuk; Es Es 0- Galatasaray 0


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muso
7
Sabri
1
Ufo
1
Semih
8
Hakan
1
Selçuk
1
Melo
1
Kazo
1
Elmander
1
Emre
1
Engin
1

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Sıfır pozisyonla oynanan dakikalarda Fatih Terim yeni transfer Yiğit’i oyuna soktu. Koskoca İmparator ileriden birini çıkarıp, ileriye birini alacak değildi ya. Sabri ‘yi kenara aldı, yerine Kazo’yu sağ beke çekti.
-
VARİL:
Semih hariç bütün takım; Tam bir takım olduğumuzun somut maçlarından birini oynadık.  O kadar kötü oynadık ki, biri daha kötü oynadı demek için imbikleren süzmek gerek. Bizim de o kadar yeteneğimiz yok.
-
GLADYATÖR:
Semih Kaya; Bu maç için buz da diyebiliriz. Bu kadar kötü bir zeminde sakatlanır diye ödümün koptuğu futbolcumuz btün kritik toplara müdahele etti. Kaliteli, tehlikeli santraforların belalısı Sarı Kaya bu maç karşısında Batuhan’ı bulabildi. Maç boyunca tehlikeli bir pozisyon yaşamadık sayesinde.
-
BOROZANCI:
Cüneyt Çakır; Türkiyede en güvendiğim fakat hakemliğini hiç sevmediğim düdüktür. Yönettiği maç erken kopmamışsa kesin olarak kötü maçtır. Gördüğünü çalan Bekçi Murtaza’dır. Avantaj kuralı kendisi için iptal edilmiştir. Büyük küçük futbolcu onun için fark etmez. Eyyam yapmaz, bütün maçlar kendisi için aynıdır. İşine gelirse, benim gelmiyor o başka.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Maçı çevirebilmek için bütün kozlar kullanıldı mı?
Kullanıldı, gereksiz, dostlar alış verişte görsün bir 3. Oyuncu değişikliğine gidilmedi. Takımın sakatsız dönmesi, puansız dönmesinden çok daha iyi oldu.
-
İMPARATOR:
İmparator, en adil, en hak eden takımı sahaya çıkardı. Ne var ki sahadaki diziliş, uzun zamandır klasikleşen dizilişi değildi. Elmander’i ilerideki mil de yalnız bıraktı. Bu ağır sahada bile sadece fiziği ile oynayan Servet’i 1 dakika bile oynatmamsıyla benden tam not aldı.
ORDAKİLER:
Büyük Galatasaray taraftarı’nın öncü birliği nerede hangi şartta olursa olsun her zaman cephedeydi. Gidenlerin çoğu mutlak geldiğine pişman olacaktır, donmuştur ama sitemleri bir maçlıktır. İlk deplasman da aynı yüzler yine tribünlerde olacaktır.
ANALİZ:
Maçtan önce 1-0 olsun bizim olsun diyenler çoğunluktaydı. Tam bir atan galip maçıydı. Şanssızlık, bize denk gelmişti kara kış maçını Anadolu’da oynamak. İki gece önce Antalya’da tatil maçı yapan takımın şansı ile bizim şanssızlığımız futbol tanrısının takdiri.

Maç öncesi kimse kadroyu merak etmiyordu. Uzun yıllardır benim beklediğim tablo buydu. Iğdır’lı bir Galatasaray’lı çoban ile Fatih Terim’in aynı takımı sahaya çıkarması tam bir takım olduğumuzun göstergesiydi. İyi ya da kötü ezbere sayacağımız bir takımımız var artık.

Saha buz, hava ayaz. Hakem Cüneyt Çakır, karşı takımın hocası anti futbol oynatma ustası Ersun Yenal. Kağıt üzerinde kırılmayı bekleyen bir rekor. Rakip takımların aldığı kolay galibiyetlerin verdiği moralsizlik. Maçın kötü geçeceğinin habercisiydi. Sakatlanmaya korkan futbolcularımızın ürkek oyunu, topu bir türlü hücum bölgesine taşıyamamız, geçen zamanın aleyhimize işlemesi, pozisyonsuz geçen ilk yarının özetiydi.
Baros yoktu yerine ileride yine iki futbolcuyla oynarız diyenler yanıldı. Her ne kadar takımda hücum oyuncusu fazla gibi görünse de sanki görünmez bir kuvvet ikinci oyuncuyu kaleye yaklaştırmamıza engel oldu. Kazım ve Emre Çolak futbol oynamak yerine sakatlanmadan maçı bitirmeyi tercih etmesiyle Elmander çok yalnız kaldı. Dolayısıyla topla hemen hemen hiç buluşamadı. Daha doğrusu topa hiç bulaşamadı.

Orta sahada biraz Melo boğuşabildi. Selçuk en etkisiz maçlarından birini oynadı. Görünen oydu ki bu maçı yarım saat daha fazla oynatsalar yine gol atamayacaktık. Takım halinde kötü oynadık. Eğer Eskişehir sezonun en mükemmel topunu oynamamış ise, biz sezonun en kötü futbolunu oynadık. Bu maçta kötü oynadık diye kzıdığım, eleştirdiğim bir futbolcu da yok. Hoca hatası hiç yok.

İlk yarım saatte kötü oynadığımızı fark ettiğim dakikalarda bir gol yesek diye içimden geçirmedim değil. Ama saha zemini futbol oynamaya o kadar az müsait ti ki yesek kesin çıkaramazdık. Aslında belki maçtan önce anlaşılmış gibi bir görüntü vardı. Kim yenilse yazık olacaktı. Bu maçı usulen oynayalım demiş de olabilirler.

Maçı seyretmemiş olanlar için şunu söyleyebilirim. Üzülmesinler ben de seyredemedim. Çünkü bu gece Eskişehir’de bir maç oynanmadı, ortadaki puanları paylaştırdılar. Paylaşılamayan diğer 1 puan çöpe gitti. Yiğit’i merak eden vardır belki. Son 25 dakika oyuna girdi, oyuna katkısı benim rakı masasında yaptığım totemden fazla değildi. Bana koyan tek bir şey var, bu kötü havada ve zeminde kaleye tek bir şut atılmazmıydı acaba? İnanın Sabri’nin kuşları rahatsız eden şutlarını bile aradım.

Her maç galip gelecen diye bir şey yok. Adama şike yaptın derler sonra. Futbol maçının en iğrenç sonucu olan 0-0 ı yazan tabela, son ve en doğru sözü söyledi.  

15 Oca 2012

Beşitaş Çarşı'sı

Yaşı biraz geçkin olanlar bilir. Eskiden ''tıp'' diye bir oyun vardı. özellikle kalabalık ailelerin büyükleri veya boş geçen, kaynayan derse giren nöbetçi öğretmenlerin gürültüyü önlemek için başlattıkları bir oyundu. ''Tıp'' diye bağırılır herkes susardı, ilk konuşan ebe olur bayağı büyük bir ceza alırdı.

Ne yalan söyleyeyim, çoğu neden sever onu da anlamam, ama benim en sevmediğim taraftar Beşiktaş taraftarıdır, taraftarın namı olan Çarşı'sıdır. Sevmememe derecem ise tam olarak şudur, Fenerbahçe taraftarın'dan da beter. Tribün jargonuna kattıkları tek bir olumlu tezahüratları yoktur. İşleri sadece maçta gürültü çıkarmak, kendiilerini eğlendirmektir. Bugün ak dedikleri, yarın kesin karadır. Tabelaya, dereceye endeksli taraftardır. Bir bakarsın takım için üstlerini başlarını parçalarlar, bir bakarsın sopa çekmek, küfür etmek için uçak yolu gözlerler. Maç içinde yaptıkları tezahürat ta gürültü kirliliğinden başka bir şey değildir zaten, nu onların maçlar da nasıl bağırdıklarını eleştirmek değildir. Bize ne, ben Beşiktaş maçlarını seyretmem. Konu şu an tam da kendi taraftar kimliklerine uyan TIP oyunu içersinide olmalarıdır. Yukarıdan biri TIP dedi, anlı şanlı! gürültü koparıcılardan Tısss yok. Metris'den bile avaz avaz ses gelirken Çarşı'nın sessiz kalması hayra alemet değil. Davanın neticesi hemen hemen belli oldu. Fenerbahçe yandı, giderken de tek gitmeyeceklerini feryat figan duyurdular. Aziz Yıldırım akıllı adam, Tüpçü yarım aklıyla Fener'e kıyak yapmaya kalkıp, aslında kendi pisliğini örtmeye çalışıyor. Bu yüzden çok dürüst geçinen, futbol dışı bile olsa duyarlı konularda pankart açmaktan başka bir şey yapmayan taraftarını susturmayı başarmış görünüyor.

Koyun tepeden yuvarlanmış, kuyruğu havaya kalkınca kıçı görünmüş, keçi de gülüyormuş. Ulan seninki her zaman görünüyor be. Yok öyle yağma Çarşı kardeş. Siz susun, susmaya devam edin. Kolpa yapın, blöf yapın, sizin başınızdaki çobanların yaptığı şeyin, diğer yaylanın çobanının yaptığından daha hafifletici yanı yok. Kadıköy çobanı sizi kıstırdı köşeye. Acısını hafifletmenin tek yolu sizi de sürüklemek. Kıçı göründü diye gülemeyeceksiniz. Keçinin Abdurrahmanısınız siz.

Hiç sevmediğim Çarşı taraftarı; İçinizden bir limoncu bile çıkmaz sizin. Sizin bağırtılarınız Mart ayındaki kedilerin bağırtısı gibidir. Hem işinizi yaparsınız, hem malınızı satarsınız, hem de bağırırsınız. Sesinizi saklayın yakında lazım olacak. Uefa'dan atıldığınızda, alt liglerde oynadığınızda geçin İnönü Stadı kapalısının iki kule arasına, saflarınızı sıklaştırın, sahanın görünmediği tribününüzde avazınız çıktığı kadar bağıracaksınız.

Kimse bizi rahatsız etmesin, biz Lisemizin bahçesinde kupalarımızı seyreder, Nevizade'de rakımızı içer, Arena'da şarkımızı söyler adil, haklı, delikanlı maçların yeniden oynanacağı günleri bekleriz. Tabi siz Alibeyköy Adalet, Beyoğluspor, Feriköy, Modaspor..., gibi kaybolmayıp tekrar aramıza katılmayı başarabilirseniz      

Beşi Bir Yerde; Galatasaray 5- Karabük 1


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
6
Ufo
4
Semih
5
76 no
10
Hakan Balta
4
Melo
5
Selçuk
2
Kazo
-2
Emre
6
Elmander
7
Baros
6.5

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Karabükspor da oynayan 16 numaralı futbolcuyu takip etmeye gerek olmadı. Ne zaman tribünde küfürlü homurdanma duyuldu o zaman bu futbolcu topa dokunmuş oldu. Bazen unutuldumu diye gözlerim aradı kendisini ama stili değişmemiş, eski trafik polisleri gibiydi. Kimin nereye atması gerektiğini işaret etti, gol atması futbol tanrılarının hala yanında olduğunun ayeti kerimesiydi.
VARİL:
Kazo; Engin’e ayıp ve yazık ediyor. Saçları sarıya boyamış, daha bir dikkat çekiyor. Daha dün yeni bir transfer yapılmış, hazır banko oyuncusun, Grande’den kredin var, bu ne ruhsuzluk. Üstüne takım ilk dakikalarda öne geçmiş, zayıf rakip can derdine erken düşmüş, bir forvet oyuncusu için ballı kadayıf. Fazla tolerans gösterildi kendisinde, biraz yedek kulübesi koltuklarını paspaslasın bakalım.
GLADYATÖR:
Elmander; Gol atmasa idi bile ben bu gün kendisini gladyatör olarak yazacaktım. Aslında iki kişi yazmak lazım ve Baros’u da eklemeliyim. Öndeki iki oyuncumuz, bir birlerine gol attırmak için sanki yarış içindeler. Bu uyum gol rekoruna götürür bizi.  
-
BOROZANCI:
Kamil Abitoğlu; Hakem tanımadığım hakemlerden. Maçta da pek dikkatimi çekmedi. Sanki avantajları pek oynatmadı gibiydi. Ne kadar zorlasam da kusurunu bulamadım. Maçın tekrarını izlemedim, umarım verdiği penaltı penaltıdır ve Karabüksporlu oyuncunun atıldığı pozisyonda ofsayt yoktur.  
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Sabri Belayı savdı mı?
Savdı, Sabri’nin kredisi tükenmez. Önümüzdeki maç yerine geçer, Abo gelene kadar idare eder. Maçtan sonra çektirdiği 3 lü, coçkulu, moralli günlerine dönüş sinyaliydi. Katlanacağız, Sabri’nin futbolu budur.
İMPARATOR:
Grande’nin maça 76 numarayla başlayacağını öğrendiğimde çok geçti, neredeyse tribüne çıkmak üzereydik, geri dönüşümün imkanı olsa dönecektim. Eğer futbol dışı bir nedeni yoksa kupa maçından sonra 76 numarayı oynatmakla ayıp etti. En azından istim üzerindeki Engin’e yazık etti. Tabela’yı bulduktan sonra taraftarın hem fikir olduğu düzene geçti. Rahat bir maç yönetti.    
-
ORDAKİLER:
İstanbul’a yarım saat kar yağdı, önce koca kentin elektriği kesildi. Sonra hem gidiş hem gelişte metro çalışmadı. Maça zor gittik, çıktıktan sonra resmen süründük. Bunun dışında her zamanki gibi Sami Yen’in iki katı taraftar tribündeydi. Çok rahattı, farklı galibiyetin, risksiz maçın keyfini çıkarttı.
-
ANALİZ:
Makedonya’lı Büyük Andonyadis, Kıprıs davasının yiğit evladı Denktaş ve kayakçı Aslı kızımızın blok halinde saygı duruşuyla başladık maça. Maçın diğer maçlardan farkı uzun süren seri galibiyetin yeni bir egaleye rahat dönüşüp dönüşmeyeceği kaygısıydı. Erken gelen gol bu kaygının çok yersiz olduğu, rekora limon sıkma maçı için önümüzdeki maçalarla ilgilenmeye başlamamız gerektiğini bildirdi. Bu soğukta oturmayalım, ayakta maçın keyfini çıkartalım, maçta olduğumuz için mutlu olalalım dı. 76 numaralı futbolcu bile benden başka kimsenin kimsenin umurunda değildi. Oyundan çıkana kadar kendisinin her topla buluştuğunda ettiğim küfürler yaptığım tezahürat olarak zapta geçirildi. Kimse duymasa da Terim hissetti, oyundan çıkartı da yanımdakiler kurtuldu.
Aslında maçların gazoz maçları olduğunu bile bile ciddiye almamız çok can sıkıcı. İnsan ister istemez harika geçen bu sezonun sonunda hak edilmiş bir şampiyonluk bekliyor. Şimdi sen tut kiminin puanını sil, hatta kimini ligten at, sonra çıksınlar desinler beleş şampiyon oldunuz. Varsın desinler, benim lig pek umurumda değil zaten. Şampiyonluk bir araç sadece, ben Şampiyonlar ligi marşını dinlemeyi özledim.

Savunmada Semih’in banko olması, yanındakilerin değişmesi beni ne kadar gururlandırıyor anlatamam. Emre Aşık’ın 30 yaşında geldiği noktaya 19 yaşında ulaştı. Önümüzdeki ilk ulusal takımın da bankosu olacaktır. Uzun yıllar takım savunmasının gözbebeği olur. Bu maçta aman aman üst düzey bir futbol oynamamasına rağmen güvenim tam.
Maçın 60. Dakikasından sonra, Sercan’ın da oyuna girmesiyle takım tamamen forvet oyuncularından oluştu. Acıyıp durmasalar tarihi hezimeti yaparlardı. Büyük Galatasaray olmanın bir tarafı da budur, Galatasaray asla rakibi ezmez, rencide etmez. Yine öyle oldu, maçın sonları bitmiş basket maçının son topu gibiydi.

Galatasaray bu sezon en farklı skoru aldı. Oyun pek iyi değildi, ama hiç önemi yok. Gereğinden fazla güç gösterisinin alemi yoktu. Aktif dinlenmeyle maç tamamlandı. Takımın 7-8 hatta 9 oyuncusu yerine oturdu. Bu diziliş bozulmadığı sürece Galatasaray’ın gol atamadan bir maçı bitirmesinin imkanı yok.

Haftanın ilk maçı bizimdi, tahmin ettiğimiz gibi çok kolay geçti, şimdi yan gelip yatalım altımızdakilerin stresini izleyelim.   

7 Oca 2012

Grande'nin Gecesi; Samsunspor 2- Galatasaray 4


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
4
Sabri
-5
Ufo
6
Semih
6
Hakan Balta
6
Selçuk
8
Melo
3
Engin
2
Emre
7
Elmander
-2
Baros
-1

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Takım 2-0 gerideyken, ben eski Galatasaray’ım yenilmem diye direnişe geçip 2-2 yi bulduğunda, 2. golü mıhlayan Selçuk, 2-2 den sonra can havliyle saldıran Samsunspor’un atağında direk dibinden müdahele ederek golü önledi.-
VARİL:
Sabri; Maalesef beni kötü mat etti. Aboo’nun yokluğunda ivme kazanmış bir Galatasaray’da kim oynarsa oynasın girer bir daha çıkmaz düşüncesindeydim. Uzun zamandır oynamaması kendisini kurtarmaz, ilk golde müdahele edemedi, 2. golde ise sağlam bir asist yaptı. Takım defansının dengesini tek başına bozdu.   
-
GLADYATÖR:
Selçuk İnan; Attığı golden ziyade 1 dakika sonra gelişen Samsun atağında topu çizgiden çıkardı. Unutulmaz geri dönüşün unutulmaz topçusu oldu.   
-
BOROZANCI:
Özgür Yankaya;
Adam tip olarak hakemlikten çok dizi oyuncusu gibi. Bu fizikle bu tiple her dizide banko adamı oynar, kendisi bunun farkında olsa gerek çok düdük çalarak kadranda çok görünmeyi başardı. Elinden geleni yaptı yenilmemiz için ama beceremedi.
BİR SORU – BİR CEVAP:
Sabri ne olacak?
Hiçbir şey, daha önce oynadığından farklı değildi. Sabri’nin futbolu bu kadar, çok iyi futbolcu olduğu için değil, çok iyi bir Galatasaraylı olduğu için oynuyordu zaten, yine oynar. Sabri bundan kötü oynamaz, büyük takımsak Sabri Reyis’i taşıyacağız.  
-
İMPARATOR:
Bu maçın öncesi, 2-0 geriye düşülüşü, geri dönüşüyle uzun yıllardan sonra ilk defa bir Fatih Terim maçı seyrettik. Her hamlesini hayranlıkla seyrettim. Eğer Servet’i sokmadan maçı tamamlayabilseydi kapısında müritliğimi ilan edecektim. Devre arasının en büyük hocasıdır. Bunu da özlemişiz, devre arası fırça çeken hocayı.
-
ORDAKİLER:
Her zamanki gibi büyük deplasman tarafatarıydılar. 2-0 gerideyken bile sesleri kısılmadı, son dakikalarda Nevizade Geceleri haklarıydı.
-
ANALİZ:
Hafta boyunca bir travma yaşadık. Aboo’nun dandik Afrika Kupası macerasına şu deplasmanı da atlattıktan sonra gönderme çabamız sonuç vermedi. Vermeyince aldı bizi büyük bir vesvese. Ufo sağbeke geçer, yerine 76 numara oynar yürüyen mekanizmaya limon sıkar beklentisi hakimdi hepimizde. Ayrıca yanabcı kontenjanına takılan Riera bu maçta oynayabilirdi. Fakat İmparator bütün Galatasaraylıların kalbinden geçeni sanki okumuş gibi bir takım çıkardı. Ve daha maç başlamadan taraftarı 1-0 öne geçirdi.

O da ne maç başlar başlamaz Sabri sanki bize ‘’siz futboldan ne anlarsınız’’ bana güvenmeyin der gibi oynadı. Sanki kenardan onca maçı seyretmemiş gibiydi. İlerleyen, coşan bir Galatasaray’ın coşan hücum bekini aratmayacağını sananları, başta beni çok kötü yanılttı. Yedirdiği goller önemli değil, çıkarılır ama bunca seneden sonra insan futbolunda, pozisyon alışında, top kullanma tercihlerinde hiç mi ilerleme gösteremez. Amigo futbolculuk kendisine daha ne kadar forma giydirir.

Eskiden, Galatasaray kötü oynarken yalvarırdık gök tanrıya geriye düşelim diye. Golü yedik, hala bir kıpırdama yoksa ikinciyi yiyelim derdik. Galatasaray gerideyken forsesine doyum olmazdı. İşte böyle bir gün daha yaşadık. Takım olduğumuzun samout maçlarından birini oynadık. Devre arasında muhtemel Fatih Terim fırçasını yiyen futbolcuların maçı istemeleri ve almaları nostalji yaşattı.

Melo bu akşam alkollü gibiydi. Rot balans ayarı gelmiş arabaydı sanki. 2-0 gerideyken bir pozisyonda yerde kalan Engin’e ısrarla ayağa kalkmaması üzerine bağırıp çağırması Galatasaray futbolculuğuna ne kadar konsantre olduğunun göstergesiydi. Muslera ilk topu çıkarabilirdi, topu çeldi ama yetmedi.

Semih Kaya’nın bulaştığı topun gol olması Galatasaraylıları ayrıca coşturdu, Emre Çolak’ın iyi oyunu devam etti. Engin banko futbolcu olma şansını tepti. Ne var ki takımın ileri ucundakiler ikinci maçında da berbat bir performans gösterdiler. Baroş kırallık bir gol attı ama  şu an takımın en zayıf halkası santraforları. Acaba aşırı markaj yüzünden mi bilinmez ama özellikle Elmander de müthiş bir düşüş var.

Maçın başında iki gol avans vermiştim bizden yana. Çok atacağımızdan emindim de gol yiyeceğimizi hiç düşünmemiştim. Sorun yok bizim yerimize düşünen var nasıl olsa, bulur çaresini. Çok kötü bir takıma karşı oynadık, 2 gol attıklarına inanamadılar. 2-0 galipken bile beraberliğe razıydılar, futbolu çirkinleştirmek için ellerinden geleni yaptılar. Böyle takımlara böyle yenilgiler müstahak. Küme düşme adaylarımdan.

Oyuncu  dizilişi tam da benim görmek istediğim dizilişti. Hele 2. Yarıya nerdeyse savunma fuıtbolcusuz başladık. Nitekim iki stoperden biri orta taptı, diğeri gol attı. Hadi ayıp olmasın diye yine de matematik olarak yazalım. Langırt tahtası dizlişindeydik, geride 2, ortada 5 ileride 3 futbolcu her daim kabus gibi Samsun kalecisine çöktüler. İmparator durumu 3-2 ye getirdiğinde bile takımı savunmaya çekmeyerek  büyük bir hocalık dersi verdi.   

Son olarak şunu yazayım, yenilen ve atılan gollerden sonra kulübeyi görmekten müthiş keyif alıyorum. Uzun yıllardan sonra kenar yönetiminin bu kadar oyunun içinde oluşunu görmemiştim. Gol atıldığında futbolculardan daha fazla seviniyorlar. Arada bir kupa maçı var, umarım Terim şapkadan birini çıkarır da defans kurgusunu zorunlu da olsa bozmaz. Her zaman böyle geri dönüş olmaz, şunun şurasında tarihi rekor peşindeyiz, yok yere üzülmeyelim. 

3 Oca 2012

Arena'da Hagi'nin Hayaleti; Galatasaray 4- Belediye 1


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
5
Aboo
5
Semih
6
Ufo
7
Hakan Balta
4
Selçuk
6
Engin
7
Emre
9
Kazım
4
Elmander
-2
Baros
-1

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Kazım’ın sarı kart alıp cezalı duruma düşmesi. Bir sonraki maç muhtemelen Engin oturacaktı, Engin’in yedek kalmasına gönlüm razı değil. Önümüzdeki maç, Engin takıma banko olarak katılır, en zayıf halka Kazım bekler. Unutulmaz 11 e uygun adım gidilir.
-
VARİL:
Elmander; Geldiğinden beri en etkisiz maçını oynadı. Baros’la inanılmaz bir uyumsuzluk vardı aralarında. Çok pas hatası yaptı, maçın en çok koşan adamı olması kötü oynadığı gerçeğini değiştirmez.   
-
GLADYATÖR:
Emre Çolak; Topla oynarken sanki Hagi, koşarken sank Okan’dı. Attığı goller istisna, verdiği paslarla adeta resital çekti. Alttan geliyorsan, sana şans geldiğinde işte böyle bir destan yazacaksın. Artık Galatasaray’ın değil, ulusal takımın da bankosudur. Fiziği gelişmiş, geçen yıllarda korneri yetiştiremeyen Emre Çolak’tan füzeler seyrediyoruz.
-
BOROZANCI:
Halis Özkayha; Özellikle ekranın karşısına denk gelen hakemin kesin bir göz kusuru vardı. Sanki bayrakları şansa kaldırıyor veya kaldırmıyordu. Baros’un hileli ofsaytını göremedi, sonraki pozisyonda Hakan Balta kırk yılda bir sarktı ofsayt değildi. Oyundan atamadığı futbolcunun yerine cezayı diğerine kesti. Önemli bir hatası yoktu.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Abo ayrılınca savunma da bir sakatlık olur mu?
Gözle görülür bir savunma zaafı olmaz. Takım, takım oldu, göreceksiniz Sabri bile sağ bekte sırıtmadan, azar işitmeden oynayacak. Ne var ki büyük bir hücum bekini seyretmekten mahrum kalacağımız kesin.
-
İMPARATOR:
İmparator egolarından arınmış, sahaya çıkardığı, tribüne gönderdiği, sonradan oyuna aldığı futbolcularda yüzde yüz hem fikiriz. İşi takım kurmaktı, görüyoruz ki ezbere sayacağımız 11 artık oturmak üzere. Takımın 7-8 bankosu var, artık kimi oynatırsa oynatsın kalıcı olur. Çürük elmaları sağlamlardan ayırınca seyre değer bir futbol her maç taraftar mutlu şekilde tribünlerden ayrılacak.
-
ORDAKİLER:
Galatasaray taraftarı artık büyük bir stadın taraftarı olabilmeyi de beceririyor. Lüzumsuz, sıkıcı oyundan bağımsız tezahüratların yerini direk oyuna katkısı olacak şarkılara geçiş yapıldı. Tribünlerin boş görünen yerleri geçmişten kalan kötü takımın hatası. 1.5 sene önce Galatasaray tribünlerine rağbet zayıftı, yeni sezonla birlikte stadın en iyi yerleri kapışılır ve görüntü kirliliği yaşanmaz.  
-
ANALİZ:
Takım haftalardır sıfır kazmayla oynuyordu, kelime manasında gerçekten oynuyordu. Bunun yanında teknik olarak da haftalar geçtikçe gözle görülür bir kalite oluştu. Geriye, yana paslar gittikçe azaldı. Geriye 5 metre pas verilirse bu mutlaka ileriye 20 metre pas verebilmek için yapılıyor. Ve dizilişlere bakıldığında iki forvetle oynayan tek takım Galatasaray deniyor ama ben katılmıyorum. Takım iki değil 10 forvetle oynuyor bana göre. İşte benim istediğim, yıllardır beklediğim oyun şekli. Galatasaray gibi takımın beki olmaz, savunması olmaz.

Takımı ezbere sayabiliyoruz artık. Gereksiz futbolcu kirliliği yapanlar kısa zamanda unutuldular. Şimdi tribünde oturan futbolcular yakında artık bizim maçları evlerinde ya da birahanelerde seyredebilirler. Bizim de sinirlerimizi bozmazlar.

Belediyespor’lu Vebo’nun atıldığı pozisyonu hatırlayalım. Galatasaray stoperi Semih, yatarak topu kesti, aynı pozisyonda şimdi tribünde olan milli stoperlerimiz olsa ne yapardı? Kayarak müdahale edecek yetenekleri ve yürekleri yok.

Adı Engin olup da kötü futbolcu olanını ben bilmiyorum. Kendine has,ters pasları olan, tekniği çok yüksek bir futbolcu. Hasan şaş’tan sonra kendine güveni olup, çalım yapabilen futbolcuya hasret kalmıştık. İstediği kadar çalım atabilir, kaptırabilir. Çalım futbolun en az gol kadar süsüdür. Her türlü taktiği, önlemi çalım atan futbolcular bozarlar. Adam eksiltmenin, öne daha fazla adamla akmanın en güzel yolu çalım atmaktır. Yalnız Engin’e bir sitemim olacak. Gol olan pozisyonda sırtını döndü, top hafifçe kendisine çarptı. O topu Muslera çıkartırdı.

Emre Çolak’ın çolaklığı geride kalmış. Galatasaray orijinli olması bizi fazlasıyla gururlandırıyor. Attığı füze de top hiç dönmeden süzüldü, gittikçe ivme kazanan şut ağlara giderken Hagi’yi anmayan Galatasaraylı eminim yoktu. İkinci gol de de tamamen çalışılmış bir kombinasyon seyredildi. Ayrıca bitmek bilmeyen enerjiyle sahada basmadık yer bırakmadı. İkinci golde Semih’in klipsi gözünüzden kaçmasın.

Takımın bankolarının sarı kartla oynayamayacak olmasına hep içimde garip bir sevinç oluşur. Mesela Melo cezalı olmasa bu maçta muhtemelen Engin’i seyredemeyecektik. Şimdi Kazım cezalı, takım değişmeyecek Melo girecek, takım seriye devam ederse ki eder o zaman top İmparator da olur. Umarım Kazım’ın yerine Engin ilk 11 e daha yakın olur.

Baroş bu maçı da topu elleyerek tamamladı. Hakemi yanılttı, epeyce bir süre ofsaytta bekleyerek önce savunmayı kandırdı, sonra bir an geriye doğru kaçarak yan hakeme yedirdi, gereksiz, haksız benim hiç hoşuma gitmeyen iğrenç bir gol attı. O golü ben saymıyorum.

Asist kralımız, kendi golüne asistan istemedi. Kendi kendine asist yaparak ilerledi, çok iyi yere bilerek vurdu. Serbest vuruşunda kıl payı girmeyen topundan sonra, çok klas şutu Arena gecesinin ballı ekmek kadayıfıydı.

Yine mi maçımız var, seyretsek dert, seyretmesek gönlümüz razı değil olan günlerden, ne zaman Galatasaray maçı var diye beklediğimiz günlere geldik. Gel 3-5 gün gel diyoruz.