12 Haz 2025

PARLAYADUR


 Re re re, ra ra ra Galatasaray Galatasaray Cim Bom Bom Bom sesleriyle hıçkırarak, boğazımız düğümlenerek gönderdik Galaxi’ye Galatasaray’ın 5. Takım yıldızını.

Safarinin yerlilerinin ritmik tamtamlarından, pampaların gaucholarının ateşli tangolarına, kutupların buz avcılarının kristal sessizliğinden, çöl bedevilerinin kum şarkılarına, Amazonların orman bekçilerinin yemyeşil fısıltılarından Himalayaların bilge keşişlerinin kadim mantralarına, Pasifiklerin dalga dansçılarının okyanus senfonisinden, Sibirya’nın göçebe çobanlarının rüzgar türkülerine, Sahra’nın yıldız toplayıcılarından Ant dağlarının kutsal kondorlarına, Ganj’ın bereket dualarından, büyük mercan resifinin renk cümbüşüne kadar dünyanın bütün koordinatlarında GALAXI’nin en görkemli meşalesi olarak sonsuza dek PARLAYADURACAK.  

17 May 2025

''2000'' Galatasaray'ın Altın Yılı


                                                    17 Mayıs 2000, 25.yıl aziz hatırasına

Tarih, 3 Kasım 1999 günlerden Çarşamba, Ali Sami Yen Stadı tribünlerindeyiz. Şampiyonlar Ligi gurubunda son maçımız, biz bitti demeden bitmeyecek umutluyuz. Milan’ı yenersek yola devam ediyoruz. 2-1 yenik durumdayız. Süre tükeniyor, heyecan dorukta gol için yükleniyoruz, elenmek üzereyiz.

Dakika 88 durumu 2-2 yaptık, Ali Sami Yen’i '' Haydi Cim Bom haydi!  Tam zamanı tam zamanı şimdi!'' sesleriyle inletiyoruz.

Ve sonunda beklenen o zaman geldi. Maçın bitmesine saniyeler kala penaltı kazandık. Nefesler tutuldu topun başında Ümit Davala, ölüm sessizliği, Ümit Davala’nın topu ağlara göndermesiyle sanki gök gürledi. Koskoca Milan sonuncu olarak eve döndü.

Bizim macera işte böyle başlamıştı  

 İlk maçtan finali düşündük. Bir gün ‘’sizin hayallerinizin bittiği yerde bizim gerçeklerimiz başlar’’ demek için. Babam beni finale götüreceğine söz vermişti, büyük düşler kurmanın da tam zamanıydı artık. Büyükleri bilmem ama biz çocuklar olarak güzel günlere inanıyorduk.  Acaba kurada bize hangi takım çıkacaktı?  Heyecan duymaya, kuralar çekilirken başlamıştık.

Önce İtalyan takımı Bologna'yla eşleştik. Bu takım hakkında bilgileri araştırdık, renkleri kırmızı maviydi.  Adı Kızıl Şehir olan bir kentin takımıymış, ilk maç için takımı deplasmana yolladık.

Ekran başındayız, tüm amacımız buradan en azından yenilmeden maçı Ali Sami Yen’in taraftar coşkusuna getirecek sonuçla dönmekti.

Ben Cim Bom'un en büyük maceralarının birinden 5 gün sonra doğmuşum. Deplasmanda 3-0 yenildiğimiz İsviçre’nin Neuchatel  Xamax takımını  5-0 yenerek tarihe geçmişiz. Her Galatasaraylı çocuk bu büyük kader maçının hatırasıyla büyümüştür.

İtalya’dan 1-1 berabere ve umutla dönüyoruz, Tur İstanbul’a kaldı. Gerisi bizde, Karşılaşma günü geldi çattı ben de maçtayım, Büyülü Ali Sami Yen Stadının kutsal tribününde kapalıdayım. Maçı harika bir oyunla, 2-1 kazandık, günleri ve oynadığımız maçları sayıyordum. Finale ben de gideceğim.  

Bir üst turun kurları çekildi.  Alman takımı Borussia Dortmund'la eşleştik, Almanya'nın en büyük takımlarından birisi. Spor dünyasında, kadrosundan adından çok statlarıyla anılıyor.     

Babamlar Borussia Dortmund deplasmanına Almanya’ya gidiyor. “Beni de götür!” diye ağladım, ama babam, “Söz verdim, finale götüreceğim seni.”  Diye avuttu.

Yine heyecanla televizyonun karşısına geçtik, maçın başlamasını bekliyorduk. Dakikalar bir türlü geçmek bilmiyordu. Nihayet televizyon Almanya'ya Westfalen Stadına bağlandı.        

Taraftarlar arasında kale arkası tribünleri sarı duvar diye biliniyordu.

Gözlerimize inanamıyorduk, sarı duvar kırmızı duvar olmuştu. Belki de tarihlerinde bir ilk 80.000 kişilik Stadın tamamına yakını Galatasaraylıydı. 

Galatasaray bir his takımıdır, arkasında inanmış bir taraftar varsa orada kupa vardır, şampiyonluk vardır.  Hagi'nin önderliğinde muhteşem bir futbolun ardından, 2-0 galip İstanbul'a döndük.

Ve elbette yine Ali Sami Yen kapalı tribünündeyim. Kontrollü bir top oynadık, sahamızda geri dönüşlerine izin vermedik, kalemize yaklaştırmadık 0-0 biten maçtan sonra, bir Avrupa takımını daha elemiştik.

Ne demişti büyük kurucumuz Ali Sami Yen? ''Amacımız bir renge ve isme sahip olmak, Türk olmayan takımları yenmek''   Rengimiz turuncudan iz taşıyan tok bir güneş batımı sarısı, vişneye çalan yeni kabuk bağlamış yara kırmızısı, Adımız Galatasaray, sembolümüz Aslan.

 Sıradaki gelsin bakalım, kuralar çekildi, rakibimiz Real Mallorca oldu. Mayorca adalarının mütevazi, Kırmızı Siyahlı takımı. Hadi şu turu da geçelim çocuklar, rüyadan uyanmak istemiyorum.

Gün geldi Takım İspanya'ya, biz ailecek Kaş'a tatile gittik. Maçı televizyondan izliyoruz.  Aslanlar gibi sahaya çıktı oyuncular var güçleriyle oynuyorlar, top rakibe geçince de sahamızı canla başla koruyoruz, geçit vermiyoruz. Maçı kazanacağımız 15 dakikada belli oldu. Sıra önümüze çıkacak takımda. Maçı 4-1 Aldık. Sevinçliyiz.

İstanbul'a huzur ve güvenle döndük. Kendi stadımızda bir moral maçı oynadık, boş geçemezdik. Çimlere bir Avrupa takımı daha serdik. 2-1 yendik.

 Teker teker engelleri aşıyoruz. Zirveye az kaldı. Yürü Aslanım Avrupa’nın en büyüğü olacaksın. Sondan bir önceki engeldesin, bunu da geçeceksin.

Mutluluktan uçuyorum.  Final maçını Danimarka’da Parken ‘de canlı izleyeceğim.

İngiltere’den Leeds United geldi İstanbul’a. Büyük Takım, 3 kez Avrupa Kupası’nı kaldırmış, 2 final kaçıran İngiliz futbolunun büyük takımı. İlk maçı kendi sahamızda oynuyoruz.

Maçtan bir gün önce taraftarlar arasında kavga çıktı. İngiliz taraftarları kavgacılığıyla ünlü. Taksim’de üzücü olaylar oldu.

Maç bu yüzden aşırı güvelik önlemleri alınmış şekilde, çok gergin başladı. Hepimiz çok üzgündük, tribünlerde de önceki maçların coşkusu yoktu, yine de takım güzel bir oyunla elinden geleni yaptı. Kalemizde pozisyon vermeden maçtan 2-0 galip ayrıldık.

İlk maçın galibiyet morali ile takım İngiltere’ye gitti. İstanbul’daki olaylar yüzünden deplasman maçına Galatasaray seyircisi alınmadı, Statları Ellen Road'da çok gergin bir maç oynandı, bizim tek bir amacımız vardı, Final için Parken'e gitmek. Galatasaray ismine tarihine imajına yakışır bir oyun çıkardı.

Leeds United olanca gücüyle saldırıyor, biz direniyorduk. Karşılıklı goller atıldı, 2-2 bittiğinde evde kucaklaşmalar, final maçı hazırlıkları çoktan başlamıştı. 

 Babamla yine düştük yollara, taraftar uçağındayım, Pilot dahil hepimiz Galatasaraylıyız, yer gök sarı-kırmızı. Şarkılarla marşlarla geçti yolculuk. Heyecanım dorukta, uçağımız alçalışa geçti. Kopenhag Hava Alanı üzeri hem Arsenal hem de Galatasaray taraftarlarını taşıyan uçaklarla dolu…  

'' Avrupa Avrupa duy sesimizi, işte bu Cim Bom ‘un ayak sesleri'' tezahüratlarıyla bizim uçak iniş yaptı. Havaalanını sarı kırmızıya boyadık. 

 Kopenhag şehir turundayız, şehir şehir olalı böyle kalabalık görmemiş, her iki takımın taraftarı finale gelmişti. Sonradan öğreniyorum en yaşanılabilir kent seçilmiş, tarihi korunmuş eski binalar, şatolar, parklar doğal güzellikler, barlar.

Deniz kıyısında dolaşıyor, kafelerde vakit geçiriyoruz.  O sırada gözüme bir heykel ilişiyor, yanına gidiyoruz, sarı kırmızı atkılarla süslenmiş. Deniz Kızı heykeli. Hep adını duyardım, şimdi görmüş oldum. Demek ki Deniz Kızı Danimarkalıymış. Babam masalcı Hans Christian Andersen'in de Danimarkalı olduğunu söyledi. Andersen'den Masalları dinlemiştim. Başka yerleri ülkeleri gezmek, genel kültür açısından çok önemliymiş, bunu yaşayarak gördüm.

Kopenhag şehrinin en büyük meydanı Tivoli'deyiz, meydanda Arsenal ve Galatasaray renklerinden başka bir şey görünmüyor, taraftarlar ayrı ayrı kafile halinde marş söylüyor, yürüyor, geziyor, maç saatini bekliyor.

Derken her iki takım taraftarı arasında büyük bir kavga çıktı, babam spor kardeşlik, dostluktur diyordu.  Bu kavgalar sportmenliğe hiç yakışmadı. Atlı polisleri ilk defa orada gördüm. Çok korktum, Babamla beraber o kargaşadan çıktık. Rastladığımız bir kafede birer çay içtik.

Ne güzel başlamıştı oysa meydandaki taraftar coşkusu. Ben aynı yaşımdaki bir Arsenal taraftarı çocukla tanıştım, hatta birbirimize sarıldık, resim çekildik. Çocuklara kalsa her şey, ne güzel idare ederdik Dünyayı. Aynı ortamda büyükler itişip kakışırken çocuklar birbirlerine sarılıyorlardı.

Tribünlerdeyiz artık, binlerce taraftarın ilk uğrak yeri, ilk sınav yeridir tribünler. Annemin karnında bile maça gitmişim, Ali Sami Yen'deki hemen hemen her maça gittim, ama bu başkaydı. Başka bir ülkede, başka bir stadyumda en büyük maceramızın küçük bir taraftarıydım. Parken stadının büyük bir bölümünü Galatasaray Taraftarı doldurmuştu. Biz kale arkası tribününü kırmızı formalarımızla tek renge boyamıştık.

Kırmızı formalarımızla tribünlerdeyiz, hepimizin üstünü örten bir flama açtık sabırsızlıkla başlama saatini bekliyoruz. Takım ısınmak için sahaya çıkmak üzere, soyunma odasının durumunu tahmin edebiliyoruz. Fatih'in Aslanları kükremek için artık dakikalar sayıyordu. İmparator son sözlerini söylüyordu. ''Topun olduğu yer pozisyondur. İlk dakikadan son dakikaya kadar oyunu biz oynuyoruz arkadaşlar.  Rapid maçıyla başladık, Aslan gibi oynadınız, kazandınız, kazanacaksınız, şampiyonsunuz ve öyle anılacaksınız, Allah Yardımcınız olsun''

Ve o unutulmaz gece. Kale arkası tribünü yürek atışlarım en üst seviyede. Muhteşem, stadı inleten '' Cim Bom Bom'um sen çok yaşa, canım feda olsun sana. Hiçbir şeye değişilmez, senin sevgin bu Dünya'da'' tezahüratı. Yandan dışarı giden şutumuzda bom boş bekleyen futbolcumuzun ofsaytta olmadığını anladığımız an, ah vah sesleriyle ilk yarının bitişi.  İkinci yarı başında önümüzdeki sol direğe topumuzun çarpıp dışarı çıkması, Capone'nin Seamana çektiği şut, can havliyle kale önüne kadar gelen futbolcumuzun dokunamayışı. Kapışmaya devam maç berabere bitti, ekstra zamanda uzatmalardayız.

Ve maçın son saniyesine kadar artık susmayacağımız bir marşa başladık. 

 Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar,

Bu ağaçlar güzel kuşlar yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer gök su dinlesin, sert adımlarla her yer inlesin, inlesin.

Bu gök deniz nerde var, nerede bu dağlar taşlar.

Bu ağaçlar güzel kuşlar, yürüyelim arkadaşlar.”

Takımımızın insan üstü direnişi.  Maçın uzatmalara gidişi. Uzatmalarda Hagi'nin gördüğü kırmızı kart, dehşetli susmayan taraftar, direnen 10 kişi Galatasaray. Umutlar tükenmiyor, buradan kupasız dönemeyiz yumruklar sıkılı taraftar birbirine sarılı. Endişe tavan yapmış, yine de tribünler son nefesi yırtılırcasına bağırıyor. Uzatmaların ilk bölümü bittiğinde sarı üniformalı bir stewardın İngilizce “kazanacaksınız, you will win'' dediğini hatırlıyorum. Sanki ona inandım heyecanım bir an yatıştı ve son 15 dakika, Arsenal, 10 kişi kalmış Galatasaray’a var gücüyle saldırıyor, Galatasaray tribünlerle kenetlenmiş Aslan gibi savaşıyor ve sağdan Marc Overmars kaleye yaklaşıp ortayı kesiyor. Hanry'nin kartal gibi yükselip, havada topu beklemesi ince hesaplar, aksiyon, zamanlama ve darbeli kafa vuruşunun ağlarla kucaklamasını seyre dalmamız. Aynı anlarda Taffarel'in topu takip edişi, sağa bir adım atışı ve yaylanışı ve zamanlama ve denge ve his, tarih, gelecek nesillerin göz yaşları, teslim olmayış ve topun ağlara gitmesine izin vermeyiş ve iki ellerimizin gerilerek havaya kalkması. Son topu Galatasaray'ın hücum ederek kullanması ve maçın bitişi.

Kupayı elleyecek takımın kaptanı penaltılarla belirlenecek. Kale seçme kurasını Kaptan Bülent kazandı, bizi gösterdi, penaltılar bizim tribünün olduğu kaleye atılacak.

 Penaltıların atılacağı kale arkasında 12.000 kişiyiz. Taffarel'den geçerse biz kurtaracağız. Attılar, iki tanesini biz kurtardık. Sizlerin direk diye gördüğünüz şey 12.000 kişinin yüreğinden fışkıran tarifi imkânsız enerjiydi. Bizimkiler atarken Seaman'ın bacaklarına yapıştırdık enerjiyi. 3 penaltıdan 2'sini kurtardık, biz boş geçmedik, penaltılarda 3-1 öndeyiz, atarsak şampiyonuz. Maçın spikeriyle 30 milyon Galatasaraylı, tribünlerdeki binlerce taraftar aynı haykırışı yaptık.

’Haydi oğlum, haydi Popescu'' Popescu santra yuvarlağındaki arkadaşlarıyla vedalaştı, kulübeye göz attı, kalpler durmuş nefesler tutulmuştu, son bir kez bize baktı, topu dikti birkaç adım gerildi, İngiliz Ulusal takımın kalecisinin sağından yerden ağlarla buluşturdu. Sonrası yangın yeriydi, göz yaşları sel oldu, bizim işimiz bitmişti. Söz artık bütün dünya koordinatlarına dağılmış milyonlarındı. Bu gece barda gönlümüz hovarda, çalsın sazlar oynasın kızlar.

Bizler maçtan sonra şampiyonluk turu attık Kopenhag'da. Çocuklar ne harikuladeydi, bir başka ülkenin başkentinde, bir finalde kazanıp tur atabilmek.

Dönüş uçağında artık ses yoktu, kimse de derman yoktu. 6 saatlik yolculukta servis bile açılmadı, O zamanlar yapılan işin büyüklüğünün farkında bile değildik. Sabah hava limanı koridorları ıslıklarla İmparator Fatih Terim melodisini mırıldanabiliyordu ancak.

Dönüşümüzü hayal meyal hatırlıyorum; hava alanında inanılmaz bir yoğunluk vardı. Saatlerce süren o yoğun yorgunluğun üzerine binlerce kişi yerlere uzanarak dönüş için sırayı bekliyoruz. Uçağa biner binmez herkesin gözleri kapandı. Benim de. Bir ara susadığımı hissettim. Gözümü açtığımda hostes ablanın sarı kırmızılı pasta dağıttığını gördüm. Onlar da şampiyonluğumuzu kutluyordu. Herkes ağır bir uykudaydı, kimseyi uyandıramadılar. Beni uyanık görünce pastayı bana ikram ettiler. Pastadan bir parça yedim, ikinciyi yere düşürmüşüm. Dalmışım, gözümü açtığımda İstanbul’da Atatürk Hava Alanındaydık.

17 Mayıs 2000, unutamam seni.

Galatasaray bir aşktır, taraftarın Çocukluk Aşkıdır, gerisi hikayedir.

 

12 May 2025

Kayserispor; İki Şampiyonluğu yakından gören Erciyes Aslanı.

 


Biz gömülmüş Şampiyonluğu mezardan çıkarıp şampiyon olmuş takımın taraftarıydık. 14Mayıs 2006’da Ali Sami Yen Kapalısındaydık. 

Normal taraftarın o gece tribünde olmaması gerekiyordu, öyle oldu, 30.000 deli, 30.000 sarhoş, 30.000 metafizikçi tribün adı verilen tımarhanedeydik. Kayseri’yi çabuk teslim aldık. Olurda Denizli’den bir horoz sesi gelir, bir de takıma gol attırmak için uğraşmayalım.

İşimizi bitirirken Deniz’li horozu öttü, çıkan gol sesini yazmak kolay, herkes duydu, tribünleri gösteren yakın çekim kamera var mıydı bilmem, ben biraz anlatayım. Golü sanki tek bir radyodan bütün tribün dinliyordu, yok öyle bir şey, vahiy geldi aynı anda. Aynı sesi bir şekilde duyduk, naralar atmaya başladık, altta kalanın canı çıksındı, bir birimizin üstünde tepindik.

Sakinleşip tribün düzeni almamız en az beş dakika sürmüştü, bize beş asır gelen beş dakika. Futbolcular top oynayamıyordu,  hepsi ağlıyor, top ayaklarına geldiğinde gelişi güzel birine verip ağlamaya devam ediyordu. Kayserili futbolcular bile bırakmış, dramayı izliyorlardı. Topla alakası olmayanlar, elini bizimkilerden birinin omuzuna yaslıyor, destek oluyordu.

Bizim maç bittiği zaman Fener bir gol atıp durumu eşitlemişti. Ve biz o anda kaç dakika bekleyeceğimizi bilmiyorduk. Futbolcular tribünlerin önüne dağılmış, en sakinimiz Cihan Haspolatlı bile numaralıya çıkmış Fener maçını izliyordu. Biz tribünlerde taş kesildik, nefes almak bile yasaktı.

Ben setin demirinde yan duruyordum, bir ara düzeleyim dedim, dövüyorlardı. Kimse kıpırdamasın, pozisyonunu bozmasın. Herkes inancına göre dua ediyor, kimi Ra’dan, kimi Brahma’dan, kimi Mazda’dan, kimi Ulu Manitu’dan medet bekliyordu. Hiç inanmayan bile o 16 dakikayı bir şekilde inançlı geçiriyordu.

Benim bedduam tutar, şu şerefsiz komşumun iddiası tutmasın diye ağır beddua ettim. Ve Yüce Gök son sözünü söyledi, Şampiyon sizsiniz. Gözyaşları, sümüklere karıştı. İnanın çocuklar, bir oluk, bir kanal olmuş olsa, dere halinde Mecidiyeköy’den Haliç’e dökülürdük.

30 Nis 2025

Kavimler Göçü

 


Bir alemsin havuz takımı, 1.lige doğru kavimler göçü marş komutu geldiğinde viyaklamaya başladın. Seni çok uyardık, binme şu AA Kartel’inin salıncağına. Senede iki maça adam gibi çıktın, bize karşı oynadın, içinizden puan alan bile çıktı, kimi oynamadan sahadan kaçtı, Kartele karşı solucan gibi oynadınız 6 puanı hediye edip gidiyorsunuz. Yallah, hani idama mahkûm olan Karadenizliye son sözün ne diye sormuşlar da bu bana bir ders olsun demişti ya, siz o bile değilsiniz. Boyunduruğunuza dövülen dövmeyi silemeyecek, sıranızı bekleyeceksiniz. Biz yine de size değil, sizden sonrakilere bir ders olsun diye bu satırlarda not bırakalım. En azından bu sezon kıl payı uçurumdan dönen, gelecek sezon dönememe ihtimali olan takımlara ibret olsun.

Her sezon ligin başında, küçük takımların önünde de uzun bir sezon vardır. İnanç, mücadele, karakter lazımdır. İyi dinleyin yoldaş kurbağalar, hani sezon başında hani siz derenin kenarında serin sularda aheste yüzerken, Sarı-lacivert bir akrep yaklaşır. Sözleri parlak, vaadi büyüktür, beni karşıya geçirin size bol yemli, bol puanlı, derin dereler sözü veriyorum.

"Bize güvenin. Fazla ağır değilim zaten beni taşı, 6 puan ver, biz şampiyon olacağız. Kazanacağım pastadan artığımla ömür boyu rahat yaşarsın."

Sen korkacaksın doğan gereği, akrepsin beni de sokarsın diyeceksin, ama sözcüleri seni ikna edecek, lağım medyalarında, zift maymunlarıyla.

Aklın yatacak, soksa o da boğulacak benle birlikte, kurbağalık bende kalsın diyeceksin, alacaksın sırtına. Tam derenin sonlarına geldiğinde gücünün tükenmesine bir kulaç kala batıracak zehirli iğnesini yumuşak sırtından böbreklerine ciğerlerine.

İşi bu kalleşin, son nefesini verirken düşüneceksin ama çok geç kalmış olacaksın. Sarı Kırmızı bir karınca vardı hatırla, o da rica etmişti beni karşıya geçir diye de üstüne çamur sıçratmıştın.

Son gördüğün doğa manzarası, karşıya geçmiş Şampiyon olmuş mutlu bir karınca, dibi boylayan sen ve karnı suyla dolmuş böğüren kalleş Akrep olacak.

Döngü bu, doğal seleksiyonun dışında bir macera ararsan yaşayacağın kader de bu olacak. İyiler kazanacak, kötüler batacak ne şampiyonluk ne kurtuluş.

Bu ligde yalnızca kendi alın terinle, yüreğinle savaşanlar ayakta kalacak,

İşte bu yüzden...Bugün Galatasaray, formasının teriyle hiçbir yere, hiç kimseye yaslanmadan, kimsenin sırtına binmeden, geceyi sabah edip, yıldızı toprağın derinliklerinden çıkarıp gökyüzüne fırlatarak yürüyor zafere. 5.Yıldız artık teleskoplarla değil çıplak gözlerle de görünüyor. Bir avuç inanç, bir tutam sabır ve yürek dolusu aşk kaldı geriye. Bu yol, sıradanların değil, akreplere inanmayanların, sırtını kendi armasına yaslayanların yolu. Ve biz... Biz dünyanın bittiği yerde değil, yıldızların başladığı yerde buluşacağız.

Haydi çocuklar çok az kaldı.

10 Mar 2025

Galaxi’nin Takım Yıldızı; Alanya 1-2 GALA

 


Muslera 1; çok söyledik, artı eksi hakkında bir şey yazmayacağımıza yemin ettik, başkalarını dinlemedeyiz, boğazımız düğümlü, dilimiz lal.

Franki 1; Titrek İsmail’e ettiğimiz kötü sözlerin tamamını geri aldım. 10 derece ileriye tek pası yok, rakip sahadan bile kaleciye geri pası attı. 55 yıldır tribünlerdeyim, Tarık Çamdal dahil gördüğüm en kötü sağ bek performansı. Futbolu buysa bilezik gibi geçirmişler. Bir de transferi zamanında methiyeler yazmıştım. Tanıdığımızdan değil, ismini bile bilmiyorum, yolda görsem tanımam.  

El Patron 10; sadece savunmanın değil bütün takımın patronu. Sakat, cezalı olacağı bir maçın sorumluluğunu taşımam.10 numaralık notuyla gerçekten de sanki bir 10 numaralı savunma oyuncusuydu.

 

Abdülkerim 8; ikisi olmasa ligin ADS dahil en kötü takımına bile elek olurduk, sol bekteki vasatın defosunu kapatmak için olağanüstü bir çaba gösterdi.

Eren Elmalı 1; Çaycı Ahmet’e minnet ve salamlarla, boşuna kızdık kapalının önünde oynarken. Bildiğin topu taca atma ustası. Kendisi bile en az 5 defa taca çıktı.

Thor 6; moral sıfırın altı, aldığı numarayla orantılı. Mertens’in yokluğu (çok bilmişlikten oynatılmıyor) hassas ikili çapa dengesini bozdu. Bir de sevgilisinden ayrılmış, bizim beynimize tecavüz ediyor.

Sara 3; nasılsa Mertens’i kestiler ben keyfime bakayım futbolu oynamaya başladı. Sanki uyutuldu, uyandırıldığında da futbolcu olduğunu hatırlayamıyor.

Morata 5; koskoca Morata, son Avrupa Şampiyonu ulus takımın kaptanı 10 numarası, ortağı Dünyanın oynayan en büyük santraforu, sakatlıktan döndüğüne sayıyoruz. Önümüzdeki maçına odaklandık.

Osimhen 9; kuş taşa çarpmış, son 10 yılda transfer edilen 100’ü aşkın futbolcudan birine isabet etmiş. Düşünün o günkü mucize olmasa, transfer kapanmış, Icardi sakatlanmış, şu an çoğumuz bitkisel hayattaydık, lig bitsin diye makinalara bağlanmıştık, korku filmi gibi.

Barış 9; ölüsü ilk 11 oynar, yorulmaz, vurulmaz sakatlanmaz. İkinci yarı oynadığı topla tabela tesiriyle geri dönüş yaptı diyebiliriz.  Hayvanata hoş geldin diyoruz.

4 Mar 2025

Galaxi'nin 5.Takım Yıldızı'nın Şifresi

Önce bir durum tespiti yapalım, 11 maç kala 4 + averajla önce olan takım biziz, ve yüzümüz düşük, endişemiz büyük. Ortalığa öyle bir kötü gaz salınımı var ki, biz en az 3 maç daha kaybedeceğiz, Şerbahçe her maçını kazanacak ve Şampiyon olacak. Saldırın hocaya, saldırın başkana, bağlayın karaları, Galatasaraylı olduğunuzu bile unutun, ağıtlar yakın.

Ama beni bir kez daha dinleyin.

Geçen sezon 11 maç kala yine 4 puan öndeyiz, genel averaj her zamanki gibi rakipte ve bizle maçları var. Kalan 10 maçımız içinde yine bir BJK maçı olduğu gibi tamamı havuz takımlarıyla oynayacağız. Ne yapmışız son maça bırakmışız, Fener'e yenilmişiz, sonunda kaostan çıkmışız, Şampiyon Cim Bom yazdırmışız. 

Bu sezon Fener maçı oynanmış, ikili averaj bize geçmiş. Tir tir titreyen onlar, önümüzdeki 2 maçı kazandığımız takdirde 10 puan öne geçecek, temiz balık Samsun'la oynayacaklar, Islık çaldıklarına bakmayın, mezarlıktan geçiyorlar. En ufak bir endişem yok, 5.Yıldızı GALAXI'ye göndereceğiz.

Hedefi Akdeniz olarak belirlediğimiz ilk iki maç öncesi şifreleri kırıyoruz..

1- Galatasaray mottolar takımıdır, 25.Şampiyonluğa özel unutulmaz bir Şampiyonluk mottosuyla, lafta değil icraatta başta kimi taraftarımızın etkilendiği pis atmosferden çıkacağız. 

2- Takım kadro gurubu, Karantina Kadrosu, ve Geri Hizmet bölüğü olarak ikiye ayrılacak, ayrı hocalarla, ayrı zamanlarda çalışacak.

Kaan, Causta, Berkan, Eyüp gibi baştan da oynasalar sonradan da oyuna girseler taraftarın homurdandığı futbolcular, geri hizmet bölüğüne tayin edilecek, maç kadrosuna alınmayacak. Ne yazık ki anılan oyuncular, bu sezon ki icraatlarıyla bize korku vermekten daha çok rakibi cesaretlendirmektedir. Sonradan oyuna girenlerin çevirdiği maçımız yok, ama verdiğimiz maç çok.

Karantina Kadrosu; Kaleciler, Metehan, Patron, Apo, Eren- Thor, Dayı, Sara, Mertens, Lemina- Barış, Yunus, Osimhen, Kutucu, Morata. Toplam mürettebat. Toplam; Maça çıkacak ilk 11, 2 kaleci, 5 girecek, ve bir joker futbolcu olmak üzere en fazla 19 kişi.

3- Karantina gurubu yoğunlaştırılmış kampa alınacak, Okan Buruk'un oğlu, Ayhan Akman dahil hocalar, doktorlar, tercümanlar dışında kimse kampa sokulmayacak.  Geri Hizmet kadrosu da yoğun antrenman temposuyla olanca kuvvetiyle hazır tutulmaya çalıştırılacak.

4- Maça çıkacak ilk 11 belli, Morata yoksa ideal kadro son iki maça çıkan Sallai ile Yunus'un değişeceği kadrodur. Mümkün olduğu ölçüde de adam değiştirmeden maça devam edilmelidir. Kulübedekiler her an maça girecekmiş gibi hazırlıklı tutulacak, teçhizatları kuşanılmış gir dendiğinde yarım dakika içinde içeride olacaktır. Morata döndüğünde Eren elmalıyla değişir, maç içinde taktik dizilişler değişebilir. Hücum kuvvetleneceği için savunmadan bir eksikle oynayabiliriz.

5- Barış'ın hücum yönünde cddi sıkıntılar var, ya çözüldü, ya geçemediği tabelaya giremediği için rahat deği, hayvanat özelliğinden tam randımanlı yararlanamıyoruz. Savunmanın sağında başlasa, hücumu daha iyi olan Franki önde olsa, Osimhen'i çok daha fazla topla buluşturabilir.

6- Sara, sağda veya solda hangisi ters ayağıysa kenar uçta denenmeli, Salah gibi, Kerem Aktürkoğlu gibi içeri kat edip şut veya orta kesmesi istenebilir. Hoca hiç denemedi bile.

7- Futbolcu ve Okan Buruk saha dışı hakkında tek bir kelime bile söylememeli, saha dışına bir sözcü, yönetici atanmalı. Mevcutların içinde böyle biri yok, geçmişte böyle bir yönetici bizde eksik olmazdı. Erden Timur dönmeyecekse bile referans olabilir en az onun kadar sosyal psikolojiyi yönetebilecek, şer cephesine anladıkları dilden konuşabilecek biri şart.

8- 25, tarihin en büyük Şampiyonluğudur, zerre riske atılmadan gerekirse Türkiye Kupasından bile vazgeçilmelidir. 

Yaşasın Galatasaraylılığımızın yüksek öğretisi, Mayıslar Bizimdir, Kenetlenşin başka GALA yok,

Yeniden başlıyoruz, kavgamız kutlu olsun

28 Şub 2025

Türk Futbolu Kurtuluş Manifestosu; Türkiye Kupası Statüsü


Türkiye kupası ülkemizde bir angarya olarak görülüyor, ve sanki elenen takımlar memnun oluyorlar. Öyle bir şan şeref getiriyoruz ki belki de lig şampiyonu olmaktan daha değerli olacak. 

Kupa Şampiyonu olan takım bir sonraki turnuvanın finalisti olacaktır. 

Kupa Şampiyonluğu bir tür boks altın kemeri gibi bir ödülle taçlandırılacak, her takım unvanı almak için mücadele edecektir. 

Diğer finalist takımın belirlenmesi; Profesyonel bütün takımlar aynı anda tek maç eleme usulü, kura çekiminde seri başı, süper lig ayrımı yok. Örnek Galatasaray, Bulvarspor'la eşleşti, kendi sahasında tek maç oynayacak. yani oynanacak maç bir önceki sezon kim üstteyse onun sahasında oynanacak. Son iki takım karşılıklı 3 maçta üstünlük sağlayana kadar basket finali gibi maç yapacak. Şampiyon bir önceki Kupa galibiyle Final oynayacak. 

Maç oynamayan finalist, turnuva boyunca elde edilecek para havuzundan payına düşeni alacak.

Kupa Şampiyonu olan takım eğer alt liglerden birindeyse bir üst lige çıkarılacak. 

25 Şub 2025

Rubicon Geçildi; GALA 0-0 Fenerbahçe

 


                                              Galaxi’nin Takım Yıldızı

Muslera 9; gol yemediysek yatın kalkın Günay’a dua edin. Yıllardan sonra ilk defa bir maçta Muslera’nın da öcüsü oldu. Sakatlandığında, atıldığında eyvah çektiğimiz günler geride kaldı. Hangi günler geldi? Muslera’nın ben artık gol yemem günleri. Yemin etsem başım ağrımaz, maçtan önce yazdım yemez dedim.

Franki 7; bilemedim çok tedirgin oynadı, hoca talimatı da olabilir, hiç çıkmadı, risk almadan pasları kullandı, bu maç için tolere ediyorum. En azından kanadından tehlikeli bir atak yemedik.

El Patron 8; aldırdığı köy arkadaşının topuğunu toparlamaktan formu düşmüştü, umarız bir daha forma yüzü görmez de gerçek savunma reisliğini alır. Savunma için aynı şeyleri yazıyorum, görevinin %80’i gol yedirmemek üzerine olunca beklediğimiz hücum sekanslarını göremedik.

Apo 7; patron için ne yazdıysak o. Savunmanın ilk görevi gol yedirmemek. Neredeyse pozisyon vermedi, görev tamam.

Eren Elmalı 7; sakat sol bekleri izlemekten kendimiz hastanelik olduk, tam dedik ayakta kalan bir sol bek çıktı, elmaya kurt düştü o da sakatlandı çıktı. Acaba kimin laneti, 3 maç oynayan çıkmadı şimdiye kadar.

Thor 8; kolay değil hakem avantajıyla oynayan bir orta sahaya karşı direnç göstermek. Tek tehlike Fred’in ters diyagonal paslarıyla El Nasır’ı topla buluşturmak. Kendi oynamasa da Fred’i oynatmadı. Beraberlik bizim işimize yarar paradigmasıyla maç puanı verdiğimize göre başarılı.

LEMİNA 10; taraftarın scoutu yüzde bir milyon isabetlidir. Gala taraftarı dünyada futbolu bilen tek taraftardır. Alma dediğini almayacaksın, al dediğini ilk 11 koyacaksın. Maçın kahramanıydı. Vurduğu girse Aslantepe’ye heykelin dikecektik.

Sallai 7; beraberliğe kurulan bir maçın sağ açığı, ne yapsın? Hatasız bir maç oynadı en fazla, ikinci olarak rakibin tek tehlikeli sayılabilecek adamı Kostiç’i çıkarmadı, bu da bir şey.

Osimhen7; Morinho’nun büyük maç taktiği, gol yeme, hele ki rakibin öne çıkmış büyük 9 numarasından asla. Başarıyla uyguladı, atılan ortalarda çok uzun, yüksek geldiğinden topla buluşamadı. Bir pozisyonda iki kişi birden itti. Aynı pozisyon Fener’e bir de gariban Türk hakemine denk gelse vermese, Fener bu hafta bay, 15 gün ağızlarından ishal olmuşlardı.

Barış Alper 6; alçak düşüş devam ediyor, ama sıkıntı yok, Yunus iyileşti, kart cezalısıymış yine sıkıntı yok Kutucu öcülük yapar.

18 Şub 2025

Rubicon'a Giriş


 

Bazı maçlar vardır, yalnızca bir 3 puan maçı değildir, bir yol kavşağı bir kader döngüsüdür. Galatasaray, sezonun en zorlu iki sınavına çıkarken tıpkı Sezar’ın Rubicon’u geçtiği an gibi geri dönüşü olmayan bir yola giriyor.

Artık tereddüt yok, artık duraksamak yok. "Alea iacta est" – Zarlar atıldı! Bu iki maç aşılırsa, 25. Şampiyonluk neredeyse mühürlenecek. GALAXI’nin 5. Takım Yıldızı görünmeye başlayacak. Ya bu nehrin karşısında olunacak ya da tüm emekler suya düşecek.

Şimdi cesaret zamanı. Şimdi tarihe adını bir kez daha altın harflerle yazdırma zamanı. Geri dönüş, ölümün diğer adıdır, Rubicon geçilecek!

Haydi Aslanlar!

 

           23; Rizespor 1-2 GALA  17 Şubat 2025

Osimhen, Osimhen

Her maç olduğu gibi bu maçta da Dünyanın en büyük takımına karşı oynadık. Bir turnuva düşünün 11 havuz takımı var, 66 puan garantili rakip. Sindirilmiş, korkutulmuş, kasko yapılmış hakemler, üstüne Avrupa hakem çöplüğünden gelen aç Var hakemleri ve sana karşı ölüm kalım maçı oynayan hepsi. Bir mucizedir, bir efsanedir Şampiyonluklar. Şehirde neredeyse pazarda limon, domates satılmıyor renklerinden dolayı. Öylesine bir nefret, öylesine bir motivasyon. 2 puan kaybettiremezlerse Gelevera deresi taşacak, inci kefallerinin nesli tükenecek. 2-0 önde olduğu maçı iki oyuncusu atılarak 3-2 kaybederken kulübeden çıkmayan Hoca, neredeyse tacı kendi kullanacak. Sebebini biliyoruz o yüzden sormuyoruz.

Maç boyu Barış Alper topla buluştuğunda yoğun ıslık, sebebini bile bilmiyoruz, bilenlere sorduk meğer Barış Rizeliymiş. Cehaletin, sporda nefretin nirvana noktası.

Maç kritiği yapacak değiliz, Rubicon’a girdik yarılamak üzereyiz, maskeli korsan Osimhen kaptanlığında ilerliyoruz. Bu kaostan da çıkacağız, Şampiyon Cim Bom yazdıracağız. Rize deplasmanında alınan 3 puan  Şampiyonluk belirtisidir, hele bir de son dakikada gelmişse bir başka.

            GALAXI’nin Takım Yıldızı

Muslera 7; Maça tam konsantreydi, yediği golde atlasa kurtarırdı. Hep söyledik top çerçeveye girerken, girme ihtimali varken atlayacaksın. Direkten dönen topa atladı, içeri doğru olsa eski günlere haz bir slapajla kurtaracaktı. Son dakikada gelen yan topa normalde atlamaz gireni seyrederdi, atladı. Fener maçı öncesi yakaladığı form Şampiyonluk alametidir. Haydi kaptan, yanaştır şu gemiyi limana.

Cuesta 4; Ölüm kalım maçlarının stoperi değil, normal maçlar için hiç değil, alınmış olmak için alınmış, El Patron’a yoldaş olsun dedik bari, o da olmadı cortladı.

El Patron 6; vasat maçlarından biriydi, belki de vatandaşını kolladı, bu maçı saymıyoruz, biz de o da ucuz atlattı.

Abdülkerim 8; aynı pozisyonda iki defa yine kaleye geçti, peş peşe çekilen şutları çıkardı, savaşan 4-5 futbolcumuzdan biriydi.

Thor 6; büyük düşüş var, ilk toplara basamıyor, transferlerden etkilendi desek hiç değil, yeri banko olan 3-4 kişiden biri. Çok sıkı bir Nazi kampına almak lazım pazartesi akşamına kadar.

Sara 7; ilk yarı puanı 2’ydi, Mertens çıkınca rahatladı serbest vuruşların başına geçti en kritiğinde de attırdı.

Franki 9; Rosa Lüksemburg’un evladı, Armia Krajowa’nın askeri. Fransa’dan firar edip geldi, içim rahat. İlk maçında böyle oynayanlar adını Ali Sami Yen çimlerine kanla irfanla yazarlar.

Mertens 4; bir yorgun demokrat, Hoca hiç dinlendirme taraftarı değil. Ne yapsın istiyor acaba, bir maç asırlık çınar gibi yere mi yığılsın? Şu maç yalvardık oynatma diye, 30 milyon maç 11’i yazdı, 29 milyonu tam isabet maçı bitiren 11’di. İlk yarıyı çöpe attı.

Barış Alper 5; her futbolcunun kötü maçı çekilir Barış’ın çekilmez. Yorulmaz dediğimiz hayvanat bile yorulma emareleri gösterdi.

Ahmet Kutucu 6; Gala öz güveni yok, girdiği pozisyonda Eyüp’te olsa atardı. Bekleyecek kritik maçlarda son cephane olarak kullanılacak.

OSİMHEN 10; sen bir halk kahramanısın maskeli. Icardi’yi özleyenlere merhem oldun. Herkesten her şeyden ümit kestiğimiz anda senden asla ümit kesmedik. Merak etme sakın Florya’da ne var ne yok satacağız senin 100 milyonluk diyetini ödeyeceğiz.

 

MAÇIN DATASI

Çöpe giden bir ilk yarı muhtemelen bütün dataları düşürmüştür, sağlam bir görüş elde edemedik. Deplasmanda Kanije Kalesi’ni savunur gibi direnen bir takıma oyun üstünlüğü kurduk, %54 topla oynadık. Ne var ki pozisyon üstünlüğünü sağlayamadık. 1.82 gibi düşük gol beklentisiyle maçı tamamladık. 26 kez 18 içine topla adamla girdik, 7 korner kazandık. Mertens’in attıkları Ömer Bayram kornerlerine döndü artık. Kaleye yakın yerden Hagi olsa %100, Sneijder olsa %80 gol olabilecek yerden kullandığı serbest vuruş Ayder Dağına gitti.

Sara’nın Sırat köprüsünden kullandığı kornerle kıl köprüyü geçtik. Ah ulan Okan Buruk, şu 5. Yıldızı Galaxi’ye gönderelim bak sana ne akıllar vereceğiz. Dünyanın en kolay ve zevkli Hocalığı GALA hocalığıdır. Takımı hafta içi, hazırla geniş listeyi bildir, 30 milyon X ekibinin ortalama görüşü ilk 11’i sahaya çıkar, çık locada puronu iç, maçı X ekibi sevk idare etsin, her dediğini yap, 3’den aşağı atarsan eşek gibi anırırız.

 

BİZİM VAR

Var odası var mı yok mu emin değilim. Varsa da yabancı var hakemi yerli var hakeminden daha ucuz onu söyleyebilirim. Pozisyon yoktu denebilir, Sara’nın itilmesi dışında bir şey yok, onu da verse zift medyası halem hokkabazları için çok iyi olacaktı. Fener maçını kurma hevesleri kursaklarında kaldı. Şu iklimde Hakem her şeye rağmen başarılı bir maç yönetti diyebiliriz. İlk gole Osimhen faul yaptı bile diyebilirdi, dese kim ne diyebilir di?

Son dakika golleriyle gelen 3 puanlar taraftarın sağlıyla oynadığı kadar rakibin kimyasıyla oynar. Kim bilir ne çeşit bir kimyasal sıvı salgılıyorlar. Fenerli bir arkadaşımız, dostumuz, akrabamız yok ki soralım.?

      

       ÖMERABİ KANUNLARI 416 Notları

               Reşit Ömer Kükner

1. 75. dakikaya kadar sahadaki takım Galatasaray değil, bir aşure, Ezo gelin çorbası idi,

2. Okan Buruk narkozlu futbolu ile ne amaçlıyor çok merak ediyorum. Tüm Galatasaray teknik direktörlük geçmişine ihanet ediyor oynattığı oyun ile,

3. İki büyük gerçek ortaya çıktı artık; üçlü savunma garabeti iflas etmiştir ‐ Dries Mertens sezon sonuna kadar jübile oyuncusudur. Suç kesinlikle Mertens'in değil, 38 yaşında dinlenmeden her maç sahaya süren Okan Buruk'ta,

4. Mertens olsa ikinci korner golü kesinlikle olmazdı. Sara yerine kullanır Mertens'in vuruşunda Galatasaray kontratak yerdi. Ayrıca ilk yarıda çok uygun yerden kullandığı frikiği tribüne yolladı. Sorumluluk yine Okan Buruk'ta, bir dur diyemiyor Mertens'e,

5. Maçı kazandıran üç isim Frankowski, Sallai ve Osimhen'dir. Elindeki Osimhen gibi bir canavar var, ona top ulaştıramıyorsun taktik olarak,

6. Frankowski'yi çok beğendim, iyi transfer,

7. Cuesta'yı kim önerdi, kim aldı bilmek Galatasaray camiasının hakkı. Topu gördüğünde bomba diye karakola götürür gerçek seviyesi bu ise,

8. Davinson - Bardakcı iyiydi ancak yenen golde Abdülkerim Eren'e pas değil şut attı adeta. Taçtan golü engelleyememek büyük sıkıntı,

9. Barış Alper'e memleketi hiç yaramadı, sürekli hücum faul yapmak olmaz,

10. Torreira yine sıradan oynadı, arkası dönük iken kaptırdığı topta Sowe direği nişanladı,

11. Sara en dipte başladığı maçın sonunda toparladı. Mertens'in yerinde artık ben oynayacağım dedi. Duran topları Sara'ya attırmamak gerçek bir muamma,

12. Ahmet Kutucu telaşe memuru hala, ilk dakikada şut atmaması hayal kırıklığı,

13. Mario Lemina varsa ilk onun ismi yazılır orta sahaya,

14. Eren'i daha uzun izlemek lazım,

15. Muslera ilk kez bir maçı kurtardı son saniyede, umarım sezon sonuna kadar en az Rize'deki performansını sürdürür,

16. Yolumuz 25. şampiyonluk yoludur,

Yolumuz Beşinci Yıldız yoludur,

17. Yaşasın Galatasaray!

17 Oca 2025

YAPAY ZEKA


 

Ağustos-Eylül: “Bu sene bizim senemiz!”

Transfer döneminin hareketliliği ve hazırlık maçlarındaki coşku, taraftarları umutlandırır. "Kadromuz taş gibi, bu sene fark atacağız!" söylemleri tribünlerde yankılanır. Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi maçları nedeniyle lige biraz yavaş başlaması da bu iyimserliği körükler.

Ekim-Kasım: “Hakemler bizi doğradı!”

Ligin ilk zorlu deplasmanında puan kaybı yaşanır. Hakem kararları tartışılır, penaltılar gündem olur. "Bu hakemlerle işimiz zor" yorumları, sosyal medyada trend olur. Galatasaray'ın derbiden galip çıkmasıyla taraftarlar arasındaki tansiyon yükselir.

Aralık-Ocak: “İkinci yarı başka olacak!”

Devre arasına girilirken Fenerbahçe yine Galatasaray’ın birkaç puan gerisindedir. “Erken form tutmanın bir anlamı yok, asıl maraton şimdi başlıyor” denir. Galatasaray ise puan farkını açmaya başlar, ama henüz ümitsizlik hakim değildir.

Şubat-Mart: “Kumpas var!”

Galatasaray, deplasmanda farklı bir galibiyet alır. Fenerbahçeliler bunu "ligdeki yapının açık göstergesi" olarak yorumlar. Birkaç hakem hatası daha eklenir, gündem yine “büyük oyun” olur. Taraftarlar sosyal medyada örgütlenir, dekoder iptali çağrıları tekrar gündeme gelir.

Nisan: “Bu sene olmadı, seneye kesin şampiyonuz!”

Matematiksel olarak şampiyonluk şansı sürse de içten içe taraftarlar teslim bayrağını çeker. Başkan ve yönetime “geçmişteki hataları” hatırlatan eleştiriler yükselir. Ancak yeni sezon transfer söylentileri ile umut yeniden yeşerir.

Mayıs: “Galatasaraylı komşuya mesaj atmayın!”

Galatasaray, görkemli bir şampiyonluk kutlaması yaparken Fenerbahçe taraftarı ekran başında bu başarıyı izler. “Seneye görüşürüz” diyerek bu sezon da bekleneni veremeyen takımı affetme moduna geçilir.

Fenerbahçe taraftarının bu sezonki hikayesi de, geçmiş yılların bir tekrarı gibi duruyor. Ancak umut hiç tükenmez; her bahar, yeni bir başlangıç vaat eder. 🌿